Gündem

1 Temmuz 1926: Bizim mavimiz bizedir

Tarih Haber / 03.07.2014

Kabotaj bir haktır ve millî bağımsızlık için son derece önemlidir. Türkiye’nin bu hakkı elde etmesinin sancılı bir süreci var. Yani 1 Temmuz 1926 yılına kolay gelinmiyor.

Önce, denizlerdeki egemenlik haklarımızı nasıl kaybettiğimiz konusu üzerinde durulmalı. Karadeniz üzerinden Rusya’ya saldıran İngiltere, Fransa ve İtalya; limancılık faaliyetleri, tahsiliye, gemi kurtarma, yükleme-boşaltma, yakıt dağıtımı, onarım gibi faaliyetlerde, denizini kullandığı Osmanlı’yı yetersiz buluyor. Osmanlı da bu faaliyetleri yabancı kuruluşlara vererek denizlerine uluslararası bir standart getirmek istiyor. Ancak şöyle bir durum var ki yabancılar, kurumları Osmanlı otoritesinde bulunsa dahi, kendi vatandaşlarını çalıştırıyorlar. Dolayısıyla Osmanlı’dan kopuk pek çok kuruluş meydana geliyor.

Osmanlı’nın yabancı devletlere verdiği bu imtiyaz başlarda masum ticari amaçlarla kullanılsa da zamanla yıkıcı boyutlara ulaşıyor. Bu devletler gelişmiş filolarıyla başka ülkelerle ithalat-ihracat ve yolcu taşımacılığını Osmanlı denizleri üzerinden yaptıkları gibi denizlerimizdeki mercan ve balıkları istedikleri gibi avlayarak başka ülkelere satış işlemi bile yapıyorlar.

Gemi ve can kurtarma faaliyetleri, fenerlerin idaresi, İstanbul ve İzmir limanları ile İstinye’de bulunan tersanelerin Fransızlara, Haliç Deniz Ulaştırması’nın İtalyanlara, demiryollarına ait rıhtım ve limanların Alman ve Fransızlara verilmesi, Osmanlı Devleti’nin denizlerdeki egemenliğini neredeyse kaybettiği anlamı taşıyor.

8 Eylül 1914 tarihi, Osmanlı’nın bu sömürüye artık dur dediği vakittir. Bu tarihte bir nota yayımlayarak kapitülasyonları 1 Ekim 1914 tarihinden itibaren kaldırdığını açıklar. Lakin bu iş öyle kolay değildir; Fransa, İngiltere, İtalya, Rusya tarafından anlaşmalara dayalı bir hakkın tek taraflı bir kararla geri alınamayacağı ileri sürülür. Kapitülasyonların hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortadan kaldırılması için Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve 24 Temmuz 1923 tarihinin beklenmesi gerekecektir.

Lozan Antlaşması, Türkiye’nin kendine ait deniz, göl, akarsularındaki egemenliğini ve bu alanlardaki ticaret hakkını teslim eden maddeler içerir. Türkiye’de sermayesi bulunan devletlere bu maddeleri kabul ettirme süreci sancılı geçer. Ancak İngiltere, İtalya ve Fransa başdelegeleriyle yapılan anlaşma ve protokollerle kabotaj konusunda Türkiye lehine önemli adımlar atılır. 11 Nisan 1926’da kabul olunan ve 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren 815 sayılı Kabotaj Kanunu’yla; Türkiye’nin karasularında, limanlarında, göllerinde ve akarsularındaki her türlü ticari faaliyetin Türk vatandaşları tarafından ve Türk sermayesi ile yapılması kabul edilir.

Yeni Haberler