Türkiye Kızılay Derneği, 11 Haziran’da kuruluşunun 146. senesine girdi. Uluslararası Kızılhaç Örgütü bünyesinde ortaya çıkan ve faaliyetlerine tam ve kesintisiz olarak devam edebilmesinin uzun bir dönemden sonra mümkün olduğunu gördüğümüz Kızılay, bugün yalnızca Türkiye’ye değil, dünyanın çeşitli bölgelerine de yardım elini cömertçe uzatıyor.
Kızılhaç Örgütü’nün 1867’deki ilk toplantısında Osmanlı Devleti adına görevlendirilen Doktor Abdullah Bey’in Doktor Aziz Bey, Marko Paşa gibi isimlerin desteğini alarak tesis ettiği Mecruhin ve Marza-yı Askeriyeye İmdat ve Muavenet Cemiyeti (Osmanlı Hasta ve Yaralı Askerleri Yardım Cemiyeti) başlarda yakın zamanda bir savaş öngörülmediği için etkin görev üstlenmedi; fakat zamanla çatışmaların artmasıyla böyle bir kuruluşa duyulan ihtiyaç giderek daha belirgin hale geldi.
Kızıl haçtan kızıl aya
Bu ihtiyacın karşılanabilmesi yönünde adımlar atılabilmesi için aşılması gereken önemli bir sorun vardı: Sembol.Örgüt, Kızılhaç bünyesinde kurulduğu için haç sembolümü kullanıyordu ve bu da sıkıntı yaratıyordu. 1877’de sembolün haçtan aya değiştirilmesiyle Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti adını alan kuruluş, artık yoluna daha sağlam şekilde devam etmeye hazırdı.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’yla ilk ciddi sınavını veren, 1897 Yunan Harbi’nde askere ve halka hizmet eden Hilal-i Ahmer, Meşrutiyet döneminde getirilen toplumsal ve kurumsal değişmelerle faaliyetlerini kesintisiz olarak sürdürme ve daha fazla devlet desteği alma olanağı elde etti.
Dünyanın her yerine yardım taşıyor
I. Dünya Savaşı ve ardından Millî Mücadele döneminde çetin sınavlar vermek zorunda kalan Hilal-i Ahmer, hem askerin hem de sivil halkın en büyük yardımcılarından ve destekçilerinden oldu. 1935 yılında adı Türkiye Kızılay Cemiyeti olarak değiştirildi bu isim 1947’de Türkiye Kızılay Derneği halini aldı.