Çeşitli haber, köşe yazısı, makale, bulmaca ve reklam içeren gazeteler, haber alma yöntemlerimizin en eskisi konumunda. Ulusal ve uluslararası pek çok haber içermesinin yanında, köşe yazarlarının yorumlarıyla da dünya görüşümüze ve ufkumuza önemli katkılar sağlıyor. Artık istediğimiz her noktada gazetelere ulaşabiliyoruz. Fakat bir iki asır önce gazete basmak ve yaymak bu kadar kolay değildi.
Roma İmparatorluğu, topraklarında gerçekleşen toplumsal olayları veya savaşları halka aktarmak adına, meydanlara koca bir sayfa asardı. Gazetenin ilk örneği sayabileceğimiz “Acta Diurna” için fırınlanmış metal kullanılırdı. Okuma bilen kimseler yüksek sesle okuma bilmeyenlere haberleri duyururdu.
Çin’de yalnız devlet adamları için Dibao adlı bir gazete çıkarılıyordu. El yazısıyla tahta bir zemin üzerine yazılan haberler, yine sesli bir şekilde okunurdu. 713 ile 734 yılları arasında çıkan “Kaiyuan Za Bao” da yine yetkilileri iç ve dış haberler hakkında bilgilendirmek için basılıyordu.
Artan sınırlararası ilişki, Avrupa’da da haber alma ihtiyacını ortaya çıkarmış, bunun üzerine Venedik 1556’da “Notizie scritte” adlı bir gazete çıkarmıştır. Elyazısıyla basılan bu gazete politik, askeri ve ekonomik haberleri tüm İtalyan şehirlerine duyuruyordu. Bu zamana kadar adı geçen yayımlar, bir anlamda gazete mahiyeti taşısa da günümüzde kullandığımız klasik kriterlere uygunluk göstermiyordu.
Matbaaların artması ve basım-yayın malzemelerinin gelişmesiyle, ortaya bildiğimiz anlamda ilk gazete örnekleri de çıkmaya başladı. İlk gazete 1605’te Alman dilinde basılan Relation aller Fürnemmen und gedenckwürdigen Historien’dir. Bu dönemde Amsterdam, tüm dilden gazetelere ev sahipliği yaparak bir gazete merkezi haline gelmişti. İlk İngiliz dilinde basılan gazete de 1620 yılında burada yayımlandı. Fransa ise 11 yıl sonra La Gazette’yi çıkararak medya dünyasına dahil oldu.
Osmanlı topraklarında basılan ilk gazeteler, yabancılar tarafından, Batılı devletlerin propagandasını yapmak amacıyla çıkarılıyordu. “Bulletin de Nouvelles”, “Gazette française de Constantinople” ve “Mercure Oriental” gibi dönem dönem isim değiştiren bu gazete, yerli halk üzerinde pek bir etki yaratmadı. Bu girişimlerin ardından, ilk Türkçe gazete, Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa tarafından “Vakayi-i Mısriyye” adıyla çıkartılmıştır. Basımı 1828’de başlayan bu gazete yarısı Türkçe yarısı Arapça olarak yalnız orada yaşayan halka dağıtılırdı. Bu nedenledir ki Osmanlı’nın ilk resmi gazetesi, II. Mahmud devrinde çıkarılan “Takvim-i Vekayi” olarak geçer. Kısa zaman içerisinde yalnızca resmi tebliğ yayınlayan bir gazete olmaktan çıkmış halk arasında yaygınlaşmıştır. Bundan yaklaşık 30 yıl sonra da “düşünce özgürlüğü insan doğasının bir parçasıdır” düsturuyla, İbrahim Şinasi ve Agah Efendi, ilk özel Türk gazetesi olan Tercüman-ı Ahval’i çıkartmışlardır.
Endüstri Devrimi, başka bir çok alan gibi, gazetecilikte de önemli gelişmelerin yaşanmasına sebep olmuştur. 1814’te İngiliz “The Times” gazetesi saatte 1.100 baskı yapabiliyordu. Bu gelişmeyi bir sayfanın çift yüzüne birden tek seferde baskı yapılması izledi. Bu gazete fiyatları ucuzlatmış, bu sayede geniş kitlelerin gazetelere ulaşması da kolaylaştı. Ülkemizde gazete satımı müvezzilik denilen sistemle birlikte gelişmiştir. Bu sistemde, gazete satan kişi çeşitli naralarla gazeteleri okuyucuya satmaya çalışırdı. Cumhuriyet döneminde ise gelişen kara, deniz ve tren yollarıyla birlikte, gazete dağıtımı örgütlü bir hal almış, dağıtım şirketlerinin kurulmaya başlamasıyla da günümüzdeki bayilik sistemine evrilmiştir.