XXI. yüzyılın getirdiği imkanlar sayesinde dünyanın dört bir yanı birbirine daha yakın hale gelmişken, ulaşım imkanları herkese gezip görmek fırsatını vermeye başlamışken daha iyi anlıyoruz ki İslam, Balkan coğrafyasının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Osmanlı kontrolünden çıkalı iki asra yakın bir süre geçmesine rağmen gerek kültürel anlamda gerek de mimari açıdan İslam’ın izlerini sürmek bugün bile mümkündür. Bu bağlamda, İslam’ın ve Müslümanların Balkan topluluklarının –hala– aslî bir unsuru olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Lakin, bu önerme önümüze cevaplanması gereken bir soruyu daha çıkarmaktadır ki bu soru da bugün dahi gözlemleyebildiğimiz İslam’ın Balkan coğrafyasındaki tarihi nasıldır?
Bu soruya aslında cevap vermek oldukça zor ve uzun araştırmalar gerektiriyor. Bu konuda en azından bir fikir beyan edebilmek ya da Balkanlarda İslam’ın yol haritasını çıkarabilmek için yalnızca İslam tarihini yakından bilmek değil, Balkan coğrafyasını ve topluluklarını da iyi tanımak gerekiyor. Her ne kadar zorlu ve uzun bir araştırma gerektirse de bugüne kadar bu alanlarda yapılmış çalışmalara bakarak Balkanlarda İslam’ın genel bir portresini çıkarmak da mümkün olacaktır.
Öncelikle, Balkanlarda İslam çalışmalarını iki ana çerçeve içerisinde toplamak mümkündür. Bunlardan bir tanesi Balkanlarda Osmanlı hakimiyetini ön plana çıkaran ve bu hakimiyet üzerinden İslam’ın, Devlet-i Aliyye’nin idarî ve sosyal politikaları çerçevesinde genişleyen ve gelişen bir olgu olduğunu öne süren çalışmalardır ki bu yaklaşımın öncüleri arasında Alexandre Popovic ve Machiel Kiel bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, Balkan coğrafyasının İslam ile tanışmasının ve daha sonra da İslam’ın burada yayılmasının temel nedeni olarak Osmanlı hakimiyetini ön plana çıkarır. Bu yaklaşıma karşılık olarak bağımsız bir Avrupa İslam’ı olduğunu öne süren çalışmalar da mevcuttur. Bu yaklaşıma göre, İslam Balkan coğrafyasına Osmanlılardan daha önce farklı kanallar aracılığı ile gelmiştir. Pek tabii ki bu yaklaşımın savunucuları da Balkanlardaki Osmanlı hakimiyetinin, Balkan toplulukları arasında İslam’ın yayılması ve bir kültür oluşturması konusunda yaptığı katkıları kabul etmektedir. Fakat, tamamen Devlet-i Aliyye’nin Balkanlara dair politikaları ile Balkanlarda İslam’ı anlamanın mümkün olmadığını öne sürmektedirler. Arap ve Selçuklular tarafından gerek ticarî ilişkilerin kurulması yoluyla ve gerek de askerî akınlarla Balkanlara İslam’ı taşıdığının altını çizen bu yaklaşım ise Harry T. Norris tarafından savunulmuştur.
Kaynakça
Harry T. Norris, Islam in the Balkans