Hindistan’ın Pançatantra, bunun Pehlevice ve Arapçaya uyarlaması olan Kelile ve Dimne, İngilizlerin Canterburry Hikayeleri ve İtalyanların Decameron’u tarzında iç içe hikayelerden kurulu bir büyük hikayedir. Hikayelerin tamamı seks, yeme içme zevkleri ve zenginlik hakkındadır. Binbir Gece Masalları’nın 13. yüzyılda Memluklar zamanında ortaya çıktığı düşünülüyor. Hindistan, İran ve Harun Reşit dönemi Arabistan’ınından gelen pek çok hikayeyi bünyesinde barındırır kitap. Bir derleme ve hikaye birikimi olarak görülebilir. Hikayelerde merak unsuru ve zevklerin kışkırtıcılığı esas rol oynayan etkenlerdir. Zevk düşkünlüğü tarafı eski Hint hikaye tarzından gelmiş gibi görünüyor. Tabii bütün bu masalların Sultan’ın gerdek odasında karısı Şehrazat tarafından anlatıldığını unutmamak lazım. Bugün bizler için Binbir Gece Masalları’nın vadettiği dünyevi zevkler veya kişilerin sergüzeştinden çok Şehrazat’ın kişiliği ve gerdekten sonra kendisini öldürmeyi planlayan Sultan’ı oyalama taktiği daha önemli. Hikayenin bütünlük kurgusu içeriğinden daha fazla işliyor bugün. Binbir Gece Masalları dendiğinde aklımıza şu veya bu hikayedeki vezir yahut cariyenin meraklı maceralarından çok Şehrazat’ın hayatta kalma uğraşı akla geliyor. Binbir Gece Masalları’nın Batılılar için daha ilham verici olduğu söylenebilir. Lord Byron, Don Juan’da açıkça yararlanır Masallar’dan. Rimski-Korsakov Şehrazat Bale Süiti’ni Masallar’dan aldığı ilhamla besteler. Binbir Gece Masalları’nın Türkçe edebiyatta fazla izi yok. Bize Batı üzerinden ancak modern dönemde geldiği görülüyor. Binbir Gece Masalları eskimiş, fakat Şehrazat eskimemiştir.