Türkiye’de nesnel-modernist eleştirinin piri Hüseyin Cöntürk’ün şiir ve eleştiri teorisinin yanı sıra uygulama metinlerini, denemelerini ve hipertekst deneylerini içeren iki ciltlik külliyat. 1500 sayfa tutan bu külliyatın teorik temelleri üçtür: Amerikan Yeni Eleştiri akımı, Nurullah Ataç’ın eleştirmenliğe kazandırdığı bağımsız şahsiyet ve Hüseyin Cöntürk’ün kendi sade ama keskin zekası. İlk ve şimdilik tek tam eleştirmenimiz Cöntürk. Bu tamlık kusursuzluktan ileri gelmiyor. O anlamda mükemmel yahut kusursuz eleştirmen olamaz. Her eleştirmenin darlıkları, aşındırılabilir veya doğrudan doğruya aşılabilir tarafları, eskiyen özellikleri, yetersiz kaldığı noktalar ve yanlışları olabilir. Cöntürk bizzat kendisi söylerdi, eserimin yüzde 60’ı geride kalmıştır diye. Biz bu yenilikçi bakışı biraz abartılı buluyoruz. Cöntürk öldüğü gün dahi yenilikçiliği elden bırakmadığı, “çağının” adamı olmayı arzuladığı için böyle söylüyordu. Yoksa Türk eleştirisi içinde bir aşınmışlık, eskimişlik oranı tutturmaya kalksak, Cöntürk’ten atabileceklerimiz belki yüzde 10 etmez. En kolay eskiyen tarafı kullandığı bazı kelimelerdir. İyi yerine “eyi”, eleştiri yerine “eleştirme” demesi gibi. Ataç deneyciliğini serbest fakat makul bir dereceye kadar devam ettirmiştir dil tercihlerinde. Şiir yerine “yır”, sanat yerine “dörüt” demek gibi acayipliklere hiç girişmemiştir. Dil ve üslup Cöntürk’te sözünü ettiğimiz geçersizleşmiş kelime deneyleri bir tarafa bırakılacak olursa adeta şeffaftır; bu yanıyla tam düzyazıdır. Bu da Cöntürk’ün kabiliyetinin azlığından değil, eleştiriyi bir edebiyat türü olarak görmemesindendir. Cöntürk için eleştiri, hayalgücünün bir adım gerisinde, tarihin bir adım önünde bir düşünme şekli ve nesnel çözümleme yöntemidir. Bu tarz eleştiri edebiyatla ilişkisini hiç kesmez; özellikle de kendi çağının edebiyatıyla. Cöntürk’ün Turgut Uyar, Edip Cansever ve Behçet Necatigil hakkında yazdığı kitaplar çok değerli eserlerdir; eleştiri standartlarını belirlediği Eleştirmeden Önce ve şiir teorisini temellendirdiği Çağının Şairi’nin yanı sıra. Külliyatın hemen hemen yarısını oluşturan bu beş kitap için “essential Cöntürk” veya Cöntürk eleştirisinin çerçevesi diyebiliriz. Sağlığında kitaplaştırmayı hiçbir surette kabul etmediği, bence nedeni küskünlüktü, dergi yazıları ise Hüseyin Cöntürk’ün bu temel ve çerçevenin bir adım daha ötesine geçerek yazdığı dönemin edebiyatta da birçok alanda olduğu gibi hızlanmış modernizmine yön verdiği, bir anlamda teorik kitaplarında iddia ettiği “çağının” yazarı olmayı gerçekleştirdiği atılım metinleri olarak görülmeli. Bu atılımın değil kusurları, erdemleri bile henüz gerçek bir biçimde gözden geçirilip eleştirilememiştir. Bir yazardan “Zaman Cöntürk’ü aştı,” gibi bir söz işitmiştik. Sözün sahibi de çağdaşı eleştirmenler gibi, söz ettiği “zaman”ı ele geçirmeyi başaramamış biriydi. Zaman hakikaten de Cöntürk’ü aşmış denebilir ama biz o zamanda değiliz. Cöntürk bugünün eleştirmenlerinden daha bugünde ve gerçek.