Kuyu ya da Çok Sesli Bir Ölüm kitaplarını daha sanatsal, daha edebi bulacak okuyucular mutlaka vardır. Kuyu, bir karakterin tahlilini yapma, bu karakterin değişim ve gelişimini gösterme, iç düşüncelerle dış olaylar arasında bağıntı kurma vb. bakımlardan hem hikaye okuyucusuna birçok şey vadeden hem de hikaye yazacak gençlere model olabilecek bir metin. Çok Sesli Bir Ölüm’deki hikayeler ise dilinin yapıntılığı-soyutluğu da içinde olmak üzere sanat eseri olarak hikayeye oldukça iyi bir örnektir. Fakat yaşayan insan, yerlilik, somut gerçeklik ve hareket Özdenören’in eserleri arasında daha ziyade Çarpılmışlar’da karşımıza çıkar. Özdenören hikayelerinin alameti farikası diyebileceğimiz plastik taraf, bu kitaptaki hikayeleri, bilhassa Arafat hikayesini belirlemekten uzaktır. Drama ve alttan akan sosyolojik somutluk, hikayeyi kısa hikayelerin dar estetik kalıplarından çıkarıp romanın hemen önüne getirip bırakır. Çözülme ve Kuyu için olduğu gibi, Arafat için de novella demek daha doğru olur. Novella Türkçede bakir bir alan, fazla girilmemiş bir anlatı türü. Özdenören’in bu anlamda da başarılı olduğu, çünkü inandırıcı olmayı başardığı, orijinal olabildiği açık. Bu orijinalliği sağlayan bir numaralı hadise, Özdenören novellalarının kısaltılmış roman veya uzatılmış (kısa) hikaye olmayıp, neredeyse tam hikayeler olmasıdır. Bunlarda metni uzatan şey, olayların ya da konuşmaların çokluğu (çoğaltılması) değil, sessiz ama dramatik bir an veya durumun yazarın zihninde yarattığı çoğulluktur. Burada da, Özdenören’in dekoratif davranmadığını, okuyucuyu eğleyecek çeşitlemelere gitmediğini, merkez tema veya imgeye bağlı kaldığını söylemek lazım. Rasim Özdenören İkinci Yeni şiirinin nesnel imgeciliğine en yakın hikayecilerden biri, modernist Türk edebiyatının, İkinci Yeni şairleriyle birlikte önde gelen temsilcileri arasında kendine mahsus tekniğiyle de dikkat çeken bir yazardır.