Cemal Süreya, 1931 yılında Erzincan’da doğdu (doğum gününe ait bir kayda rastlamadık ama akrep burcundan olduğunu tahmin ediyoruz). Gerçek adı Cemalettin Seber’dir. Osman Mazlum, Ali Fakir, Ali Hakir, Dr. Suat Hüseyin, Suna Gün, Hüseyin Karayazı, Adil Fırat gibi takma adlar da kullanmıştır. Ailesi, dört kardeşin en büyüğü olan Cemalettin altı yaşındayken Bilecik’e sürgün edildi. Burada anneleri Gülbeyaz düşük yaparak hayatını kaybetti. Annesinin o çok küçükken ölmesi Cemal Süreya üzerinde derin izler bırakmıştır (Babası Hüseyin Seber de 1957 yılında trafik kazasında ölmüştür). Şair, annesinin ölümünden altı yıl sonra gelen üvey anneden kaçmak için yatılı okula girdi. Parasız yatılı olarak ortaokul ve liseyi okuduktan sonra üniversiteye de burslu olarak devam etti. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden (Mülkiye’den) 1954 yılında mezun oldu. Bu okulda okurken Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Gültekin Akın ve Muzaffer Erdost’la Türk şiirinin geleceğini belirleyecek arkadaşlıklar kurdu. Özellikle Sezai Karakoç ve Ece Ayhan’la birlikte modernist Türk şiirinin başlatıcılarından oldu. Ortak bir kural veya biçim olmaksızın, bireysel çabalayışlarla Muzaffer Erdost’un daha sonra “İkinci Yeni” adını vereceği akımı yarattılar. Bu akıma aynı okulda okuyan Seyfettin Başçıllar ve Tevfik Akdağ’ın yanı sıra İlhan Berk, Metin Eloğlu, Turgut Uyar, Edip Cansever ve Yılmaz Gruda gibi İkinci Yeni doğana kadar başka yollarda ilerleyen şairler de katıldılar. İkinci Yeni doğduktan sonra birkaç yıl içinde Türk şiirinin merkezi haline geldi. Cemal Süreya, okuldan sonra Maliye Bakanlığı’nda müfettiş yardımcısı ve müfettiş olarak görev yaptı. Pek çok şehre teftişe gitti. Anadolu’yu dolaştı. Birçok şiirinde bunun yansımalarına rastlanır. Turgut Uyar’la birlikte imgeci şiirle memleket duyarlılığını en iyi kaynaştıran şairlerdendir. Maliyeden 1965’te istifa etti. Amacı edebiyat yayımcılığı yaparak, dergi ve kitap çıkararak, tercümeler yaparak geçinmekti; fakat 1972’de aynı işe geri dönmek zorunda kaldı. 1975-76 yıllarında Darphane Müdürlüğü yaptı. 1982’de emekli oldu. İlk şiiri, 1953’te Mülkiye dergisinde çıkmıştır. Daha sonra Pazar Postası başta olmak üzere dönemin modernizme mekan olabilmiş bütün dergilerinde şiir ve yazılarıyla yer aldı. 1960’tan 1980’e kadar kendi dergisi Papirüs’ü (tıpkı arkadaşı Sezai Karakoç’un Diriliş’i gibi) kesintilerle çıkardı; 1960-61’de 4 sayı, 1966-70 arasında 47 sayı, 1980’de 2 sayı. İlk kitabı, 1958 yılında çıkardığı Üvercinka’dır. “Güvercin kanadı”ndan bozarak icat ettiği bu isim, Cemal Süreya’nın sanatında deformasyona tanıdığı yeri işaret eder. Kendisi dahil pek çok kişi tarafından vurgulanan “jest”inin altında Türkçeyi deforme ederek yeniden yapma arzusu yatar. Bu, İkinci Yeni’yi olduğu gibi Cemal Süreya’yı da daha önceki (ve sonraki) dönemlerin şairlerinin jestinden ayırır. Cemal Süreya’da jest (yahut gestus) Türkçenin kendi kendine jestidir. Dilin ve mantığın kırılmasıdır. Belli bir şeyin kendisini önceleyen anlamının atılarak sunulmasıdır. Beklenmedik bağıntılar kurmaktır. Üvercinka’dan sonra ise deformasyon ikinci sıraya düşer. Bunun yerini lirizmle destansılığın, imgecilikle memleket duyarlılığının, erotizmle metafiziğin kaynaştığı daha geniş ve tutarlı bir biçim alır. Bunun verimleri şairin daha sonraki Göçebe (1965), Beni Öp sonra Doğur Beni (1979), Güz Bitiği (1988), Sıcak Nal (1988) başlıklı kitaplarında ortaya konulmuştur. Cemal Süreya, şiirlerini “Uçurumda Açan” başlıklı bir bölüm daha ekleyerek Sevda Sözleri adı altında topladı. Sevda Sözleri, son yıllarda yeni şiirler eklenerek defalarca basılmıştır. Şiiriyle İkinci Yeni’nin en çok okunan şairi konumundaki Cemal Süreya’nın eleştirmenliği ve edebiyat adamlığı da önemlidir. Bu yolda otuz yılı aşan çabalarının sonuçları Şapkam Dolu Çiçekle (1976), Günübirlik (1982; daha sonra Saçlarını Uzat Frigya adıyla basılmıştır), Folklor Şiire Düşman (1992), Paçal (1992), Papirüs’ten Başyazılar (1992), Oluşum’da Cemal Süreya (1992) vb. kitaplarında toplandı. Şairin ayrıca söyleşi, mektup ve günlükleri de yayımlanmıştır: Onüç Günün Mektupları, Güvercin Curnatası, 99 Yüz, 999 Gün vs. Hayatı savrulmalarla geçen şairin beş evliliğinden iki çocuğu oldu; hayatı boyunca kırk ev değiştirdi. Modern Türk şiirinin, İkinci Yeni akımının yaratıcılarından Cemal Süreya 9 Ocak 1990’da İstanbul’da öldü.