Gündem

Dakika terazisi ve civalı saat

Tarih Haber / 30.11.2015

Endülüs Emevi Devleti’nde üretilen İspanyol-Arap saatleri arasında gerek daha sonra Avrupa’da yaptığı etki gerekse vakti ölçme şeklinin özgünlüğü bakımından iki saat ön plana çıkıyor. Bunlardan ilki, saatteki sarkaç hareketinin temelinde bulunan suyun yerine civanın denenmesiyle elde edildi. Günü 24 eşit aralığa bölen civa saati, yalnızca vakitleri de göstermiyor. Kadranında bulunan usturlap yoluyla, güneşin ve yıldızların konumu, hatta gökyüzünün o andaki tüm görüntüsüne ulaşabiliyoruz. Endülüs’ün bu saatine uygun ziller yerleştirirsek, bir çalar saat bile elde edebiliyoruz.

Civalı saatlerin tekrar gündeme gelmesi, 300 yıl sonra yani 1500’lerin sonunda Attila Parisio adlı bir saatçinin, civalı saati kendi icadı olarak göstermesiyle yaşandı. Hatta, 1656’da Campani kardeşler buna benzer bir aleti Papa VII. Alexander’a sunduktan sonra, papa bu aleti önemli bir “buluş” olarak nitelendirdi. Bu tarihten sonra da, Endülüs’teki aynı form, başkalarının icadı olarak gösterilerek literatürde birçok kez yer aldı ve 17. ve 18. yüzyıl Avrupasında civalı saatlerin yayılmasında güçlü bir etkisi oldu.

Çalışma mekanizmasıyla dikkat çeken bir diğer saat ise, dakika terazisi denilen alet. Adının saat değil de terazi olması, saatin vakitleri ölçme anlayışının altında yatan özgün tarafı gösteriyor. Terazinin mucidi, yerçekimi prensibini Newton’dan 500 yıl evvel ortaya koyan Abdurrahman el-Hazini. Suyun ve çeşitli madenlerin özgül ağırlığı ve teraziler konusunda öncü çalışmalar da yapmış olan fizikçi, dünyanın bir günlük dönüşünü ölçmeye yaran dakika terazisini Mizan-el Hikme (Hikmet Terazisi) adlı eserinde tarif etmiş. Terazinin bir kolunda; iyice hesaplanmış bir deliğe sahip su haznesi bulunuyor. Su, bu delik yardımıyla ağırlık kaybettikçe, diğer koldaki ağırlığın yana kaydırılmasıyla terazi dengeleniyor ve bu koldaki çizgiler yardımıyla geçen zaman ölçülebiliyor ya da bir nevi tartılabiliyordu. Dinamik, hidrostatik ve akışkanlar mekaniğinin üstadı olan Abdurrahman el-Hazini’nin elinden çıkan bu terazi, günümüzde ise ölçüm amacından ziyade bir nostalji nesnesi olarak kullanılıyor.

Yeni Haberler