Temel matematik işlemlerinin kolayca kavranması amacıyla ilkokul düzeyindeki çocuklar için kullanılan abaküs, M.Ö 2000’li yıllarda Çinliler tarafından icat edilmiştir. Hesap tablası anlamına gelen “suan-pan” adını verdikleri bu alet, boncukların içinden geçen madeni tellerin bir çerçeve içine alınmasıyla oluşur. Tellerin üzerindeki boncukların değeri, bulunduğu tele göre belirlenir. İlk telde kaydırılan boncuklar 1’ler basamağını belirtirken bir sonraki telde kaydırılan her boncuk 10’lar basamağındaki artışı gösterir ve bu 100’ler, 1000’ler olarak devam eder. Çalışma prensibi bu şekilde işleyen abaküs, en son halinde ondalık bir sisteme sahip bir alet olmasına rağmen, her uygarlığın kendi sayı sistemini abaküse uyguladığını ve öyle kullandığını görüyoruz. Alete dünyanın diğer bölgelerinde rastlamak için ise Ortaçağ’da gerçekleşen Moğol istilalarına kadar beklememiz gerekiyor. Abaküs, Moğol istilaları sonucunda Arap ülkelerinde, Rusya topraklarında ve tüm Asya’da hatırı sayılır bir ün topladı. Zamanla, yalnızca matematikçilerin ilgilendiği bir alete dönüşmeye başlamışken, basit alım-satım durumlarında ticari hesaplar için kolay ve pratik olmasından dolayı tüccarlar arasında da rağbet görmeye başladı. Bilinen ilk hesap makinesi olarak kabul edilen ve şu anki elektronik hesap makinesi ve bilgisayar fikirlerine önemli katkıları olan bu aletle Japonların karekök hesapları dahi yaptığı biliniyor. Batı’ya döndüğümüzde ise Çin’de kullanılan “suan-pan”dan daha farklı bir alet görüyoruz. Mısırlıların ve Greklerin zamanla geliştirdiği bu aletin Asya’dan gelmeyip Eski Yakındoğu’da icat edilmiş olması muhtemel. Kökeni ise Sümerlere kadar dayanan ve o zamanlar 60 sayı tabanı üzerinden kullanılan bu aletin, en eski yazı sistemi olan Babillilerin çivi yazısına ilham kaynağı olduğuna dair de iddialar mevcut. Hatta abaküsün yerli Amerikan halkı tarafından da kullanıldığı biliniyor. 20’li tabanda geliştirilen bu alet Aztek uygarlığına ait. Başka bir antik Amerika uygarlığı olan İnkalar ise “quipu” adını verdikleri aletle sayısal verileri kaydediyor, hala Peru’nun bazı bölgelerinde kullanılan “yupana”yla ise de matematik işlemler yapıyorlardı. Türkiye’ye plastik sanayinin geliştiği yıllarda, eğitimde kullanılmak için Batı’dan gelen abaküsün, eski bir hali ise bilardo salonlarında duvara asılan çubuğa dizilmiş ahşap toplar şeklinde görülüyor. Etimolojik kökenine baktığımız zaman, Türk kavimleri ve Anadolu’daki Türklerin Fransızca telaffuzunun abaküs olduğu bu alete Moğollar gibi kulba (toplamak) dediklerini görüyoruz. Osmanlı döneminde ise mi’dad (sayıcı alet) ve mihsabdır (hesaplayıcı alet) yaygınca kullanılmış. Öz Türkçe karşılığı “çörkü” olarak belirtilse de bunun tarihi kaynaklarda mevcut olmadığı biliniyor.