Simgesel ve şiirsel bir anlatımı var Gün Olur Asra Bedel’in. Sovyet romanında, şiirinde, sinemasında sıklıkla karşılaştığımız bir şey bu. Pasternak gibi bir şairin, Tarkovski gibi bir sinemacının, Aytmatov gibi bir romancının simgeye, hatta imgeye başvurma konusunda bir ortalama tutturmuş olmaları Sovyetler Birliği iç siyasetinin kapalı, katı tutumundan kaynaklanıyor; sanatçıların sansür ve baskıdan kaçma arzusunu yansıtıyor denebilir. Aytmatov’u diğer Sovyet sanatçılardan ayıran bir şey daha var: Kırgız olması. Sovyet döneminin belki hiçbir yazarı kendi cumhuriyetinin, kendi halkının ruhunu Aytmatov kadar taşımamıştır. Sovyetler Birliği’nin çözülüşünün ardından bu daha da belirginleşmiştir ve bugün Aytmatov’u bir Sovyet-Rusça yazarı olarak değil Kırgız-Türk yazarı olarak görmek daha mantıklı hale gelmiştir. Sovyetler yerel konuları ancak folklor seviyesinde ve Sovyetik tezlerle işlenmesi durumunda destekliyordu. Aytmatov’un yer yer efsaneye kaçışında bu kolaylığın da payı olmalı. Tabii, bir yandan da çağdaşı olan Latin Amerikan ve Akdenizli yazarların efsaneciliğinin etkisi de söz konusu edilebilir. Aytmatov’u Italo Svevo, Dino Buzati, Yaşar Kemal, Carlos Fuentes ve Gabriel Garcia Marquez gibilerle anmak daha doğru olabilir. Latin Amerika yazarları da mitik bir atmosfer yaratarak geleneksel anlatım tarzlarından yararlanırken (William Faulkner’ın psikolojik anlatısı ile büyüsel gerçekçilik akımının etkilerini de eklemeli) alttan alta siyasi bir eleştiri de yapıyorlardı. Aytmatov da kendi tarzında siyasi eleştiri yapmaktadır ve Sovyet tarzı modernleşmenin, dünyevileşmenin, materyalizmin yarattığı hayal kırıklığını dile getirmektedir. Cengiz Aytmatov, Sovyetleri Naymanları köleleştiren Juan Juanlara, Sovyetler yönetimine hizmet edenleri de Juan Juan işkencesi sonucu bilincini kaybedip düşmanın emrine giren Naymanlara (ki efsaneye uygun olarak bunlara “mankurt” diyor yazar) benzetir. Efsaneyle modern zaman birbirinin aynası gibidir romanda. Böyle birçok karşılıklı aynalar var Aytmatov’da. Arkadaşını vasiyet ettiği yere gömmeye götüren Yedigey’in bilinç akışı ile Yedigey ve ölü arkadaşının uzun hayat hikayesi birbirlerini yansıtır. Bozkır ile uzay üssü birbirini yansıtır vb. Bu yansıtmaların çoğu olumsuzdur. Mankurt oğlunu kurtarmak isteyen Nayman Ana’nın mezarı artık uzay üssü yapılmıştır mesela. Aytmatov’un tamamen karanlık ve kötümser olduğu söylenemese de, fazla iyimser bir yazar da değildir. Gün Olur Asra Bedel’in gizli amacı kendi olmak, özgürlüktür. Fakat bu ancak ütopyada yaşatılabilen tarzda bir özgürlüktür.