Hem İran hem Türk şiirinin aşk, hikmet ve kahramanlık temaları çevresinde üçe bölünmesinde Firdevsi, Hafız ve Sadi’nin önemli rolü var. Farsça yazan bu üç müellifin Türk şair ve edipleri için arketip olduğu söylenebilir. Bazı şairler aynı anda veya çeşitli dönemlerinde sadece birini veya ikisini birden gerçekleştirebilirler. Üçünü birden başaran bir şair yok. Firdevsi destan adamıdır, savaştan, şahlardan ve kahramanlardan söz eder. Sadi hikmet adamıdır ve toplumsal hayata ait nükteli sahneler icat eder. Hafız ise aşk veya lirizmi her şeyin önüne koyan divan şairinin ilk tam modelidir. Bunun için de benzetme, abartma, yüceltme Hafız’ın sanatının merkezini oluşturur. Bu büyüsel atmosfer Hafız’ın yüksek teknik becerisi sayesinde okuyucuyu sarıp sarmalar ve sonradan Romantizm akımı içinde yapılmak istenen şeylerin bir kısmının yüzyıllar önce Hafız tarafından başarılmasını sağlar. Büyüsel ama ikna edici, inandırıcı; çünkü parlak ve kendi içinde tutarlı. Hafız’ın bir kargaşa asrı olan ve eleştirelliğin ön plana çıkmaya başladığı 17. yüzyıl sularında Türk şiir mahfillerinde unutuluşa terk edilirken özgüvenli, iyimser ve biraz da hayalperest Aydınlanma Avrupa’sında mesela Goethe tarafından taklit edilecek kadar sahiplenilmesi gibi konular üzerinde düşünmek gerek.