İçerdiği sonsuz ayrıntılar bir tarafa, İbn Battuta seyahatnamesinin çok önemli bir tarafı Osmanlı Devleti’nin kuruluş asrında İslam aleminin ne büyük medeniyet ve inceliğe sahip olduğunu işaret etmesidir. İnsan sever bir karakteri olan seyyahımız tanık olduğu ve işittiği hiçbir iyiliği unutmaz, kaydetmekten büyük zevk alır. Bu sayede büyük siyasi olaylar ve önemli kişiler yanında günlük hayat ve sıradan insanlar hakkında çok sayıda bilgi aktarmıştır. Anadolu, seyahatname metninin onda birinden daha az yer kapladığı halde İbn Battuta Anadolu toprağı ve halkından büyük övgülerle söz eder. “Dünyanın en güzel insanları, en temiz kıyafetli halkı burada yaşar ve en lezzetli yemekler de burada pişer,” der: “Allah Teala’nın yarattığı kullar içinde en şefkatli olanlar buranın halkıdır.” Seyyah, Anadolu halkının Hanefi mezhebinden olduğunu kaydeder. Rafızi, Mutezili ve Harici olmadıklarını ihsas eder. Bundan fazlasıyla memnun görünen İbn Battuta şaşırdığı konuları ifade etmekten de geri durmaz. Anadolu kadınlarının kaç-göç yapmadıklarını, seyyah ve beraberindekilere akraba gibi davrandıklarını, Anadolu’da insanların esrar çiğnemek gibi kötü bir alışkanlıkları olduğunu söyler. Seyyah olduğu için kendisini ağırlamakla yükümlü kişiler ahilerdir. Hangi şehir veya kasabaya gitse ahiler tarafından ağırlanır. Bundan dolayı ahiler hakkında bolca bilgi veriyor. Anadolu halkıyla ilgili övgüleri, İbn Battuta’nın, ahiler söz konusu olduğunda zirveye varır: “Ben onlardan daha ahlaklı ve erdemlisini görmedim dünyada.” Sosyal ve ekonomik hayat İbn Battuta seyahatnamesinin merkezini oluşturur diyebiliriz. Bu nedenle de çağında fazla önemsenmemiş görünmekle birlikte, tıpkı çağdaşlarından İbn Haldun gibi, bugün hem İslam aleminde hem Batılılar nezdinde önemli bir şahsiyet haline gelmiştir. İslam ülkelerinin tarihi yazılırken, bugün, İbn Battuta’ya referans vermeden anlatısını tamamlayan tarihçiye pek rastlamıyoruz.