Kitap Dünyası

İhsau’l-Ulum

Hakan Arslanbenzer / 17.08.2015

Emevi ve Abbasi dönemlerinde ortaya çıkan siyasi ve düşünsel kargaşa, sonunda İslam ülkesinin bölünmesine, mezheplerin ayrılmasına yol açtı. Merkez ve birlik dağılmıştı. Böyle bir durumda Farabi’nin çıkıp mantık ilmini düşüncenin merkezine oturtmak istemesine şaşmamalı. Mantık tümüyle tarafsız bir bilgi çünkü. “Bilimlerin sayımı” anlamına gelen İhsau’l-Ulum (İlimlerin Sayımı) böyle bir ihtiyaçla yazıldı. Farabi’nin Türkiye’de daha meşhur bir eseri var: Medinetü’l-Fazıla. Platon’un Devlet’i ile Thomas More’un Ütopya’sı arasında bir yerde duran bu kitap fazla etkili olmuşa benzemez; mesela İbn Haldun bu kitapta anlatılan faziletli toplum fikrini hayal olarak değerlendirir. Asrı Saadet tarihsel geçmiş, ahiretse mutlak gelecek olarak durdukça Müslümanlar arasında ütopyacılığın gelişmesi beklenemez belki de. İhsau’l-Ulum ise hem bilimlerin sistematik olarak birbirine göre konumlandırılması hem de mantığın merkeziyeti bakımından küçük ama daha etkili bir kitaptır. İslam’la felsefeyi İslam adına uzlaştırmaya çalışan bir adam Farabi. Kendisinden önceki İslam yüzyıllarında akıl, nakil, irfan gibi çeşitli yollar denenmiş; fakat kargaşa azalacağına artmıştır. Kelam, selefi hadisçilik, tasavvuf bölünmeyi engelleyememiştir. Tartışma ve kavga birçok eksende olanca acımasızlığıyla devam ediyordu. Abbasi yönetimi Emevi döneminde beliren uzlaşmazlıkları daha da katılaştırdı. Daha sonraki coğrafi bölünme ise tartışmaların merkeziyetini kaybetmesine yol açmış görünüyor. Yine yazılan her kitap hızlıca kopya edilip Müslümanların hakim olduğu bütün ülkelerde hemen okunuyor ve karşılığı da çok geçmeden geliyordu; fakat eksenler farklılaşmıştı. Farabi bu merkezkaç ortamda o güne kadarki hızlı tartışmalara girmeyip daha soyut planda çalışma imkanı bulmuştur. Sentetik bir düşüncesi var Farabi’nin. Pratik siyasi konulara çözüm getirmeye çalışmıyor. Bir anlamda Müslüman aklını terbiye etme çabasında. Bunu yapmanın en iyi yolu da öncelikle, tıpkı üstad olarak kabul ettiği Aristoteles gibi, bilgi ve bilimi sistemleştirmek. Farabi ancak böyle yapılırsa düşüncedeki zıtlıkların, özellikle de dinle düşünce arasındaki bölünmenin çözülebileceğini düşünüyor. Şüpheleri tümüyle ortadan kaldıracak bir akletme, düşünme yolu kurmaya çabalıyor. Bugün Farabi’nin yazıları birçoğumuza aşırı soyut ve gereksiz gelebilir; fakat düşünürün bu birleştirme, sorunları tespit ve izale etme gayreti bugün de muhteremdir. Farabi’den bize kalan, ütopik İslam toplumu fikri veya şu veya bu konudaki soyutlamaları değil, mantığıdır; siyasi düşünce yakıcı olmaya başlayınca saf ve tarafsız aklı yani mantığı kullanmaya başlama isteğidir. İhsau’l-Ulum küçük, belli bir çağdan sonra kadri bilinmişe benzemeyen; ama cins ve saygıya değer bir kitap.

Yeni Haberler