Gündem

İslam tarihinde kimya çalışmaları- III

Tarih Haber / 04.12.2015

Cabir b. Hayyan’ın ölümünden yaklaşık 50 yıl sonra İslam tarihinin yetiştirdiği en büyük bilginlerden biri dünyaya geldi, Zekeriya el-Razi. En az Hayyan kadar ilginç bir kişiliğe sahip: İlk gençliğini ud çalarak, şiir söyleyerek geçirse de, sakalı çıktıktan sonra musikiyle ilgilenmenin yakışı kalmayacağını düşünmüş. İşte; var gücüyle felsefe, matematik ve astronomiye eğilmesi de bu olaydan sonra başladı. Bu dönemde kuyumculuk zanaatıyla da meşgul oldu. Onu, İslam tarihinde en etkili kimya çalışmalarını yapmaya itecek ilgi de belki bu dönem doğmuştur. Hayyan’ın dengesine kıyasla, Razi, deneye aşırı önem veriyordu. Vaktinin çoğunu, peş peşe denemeler yaptığı laboratuvarında geçiriyordu. Ortaya çıkacak zehirli gazların ve yan ürünlerin ya onu etkilemeyeceğini düşünmüş ya da gereğince umursamamıştı. Fakat bir süre sonra sağlığı bozuldu ve görme hususunda sorunlar yaşamaya başladı. Bilmeye ve keşfetmeye bu kadar tutkulu bir şekilde bağlanmamış olsaydı, hayat hikayesi burada kesilmiş olurdu fakat o bu rahatsızlığının etkisiyle tıp bilimine yöneldi. Dönemin en önde hastanelerinden biri olan Bağdat Hastanesi’nde neredeyse hayatının sonuna kadar başhekimlik yaptı. Böylece bilim tarihini derinden etkileyecek en önemli katkısının da bileşenleri tamamlanmış oluyordu: kimya ve tıp.

O, bir rahatsızlıktan şikayet eden hastasına önce doğru beslenmeyi öneriyor, gerekirse bazı bitkiler öneriyor, eğer işe yaramazsa basit ilaçlar veriyordu. Daha kompleks ilaçları da önce hayvanlar üzerinde deniyordu. Su çiçeğiyle kızamık arasındaki farkı o açıklayabilmiştir. Razi, o güne değin tıpta gelinen en yüksek noktalardan birinde olduğu için, Batı dünyası ona Arapların Galen’i dediler. El-Havi adında kapsayıcı bir tıp ansiklopedisi yazmıştır. Bazıları onun ilk göz ameliyatını yaptığını da söylerler. Kimyayı tıbbın hizmetinde kullanan ilk hekim olduğu ise su götürmez bir gerçektir.

Atomcu yaklaşımı benimseyen Razi, Hayyan’ın geldiği seviyeyi, yeni kimyasal maddeler, yeni yöntem ve aletler geliştirerek bir adım öteye taşımıştır. Saf elementi elde etmeye çalıştığı deneylerinde; erime, çözülme, parçalanma, çökelme gibi süreçleri tanıtmış, bunların hangi sırada gerçekleştiğini belirlemiştir. Maddeleri mineral, bitkisel ve hayvansal olmak üzere üçe ayıran bilgin, sodyum karbonatla, potasyum karbonatın arasındaki farkı ortaya koymuş, formik asiti ilk kez o bulmuştur.

18. yüzyıla kadar Rhases adıyla Batı’daki tıp fakültelerinin de önemli oranda yararlandığı Razi’yi, 1970 yılında Dünya Sağlık Örgütü de (WHO) kızamık ve su çiçeği hastalıklarını doğru teşhis edebildiği için şükranla anmıştır.

Yeni Haberler