El-Cezeri hakkındaki sayısı çok fazla olmayan ve içerik olarak çoğu zaman birbirini tekrarlayan kaynaklara baktığımızda kendisinin “robotiğin babası” olarak nitelendirildiğini, tarihteki ilk robotun kendisine atfedildiğini görürüz. Bugün anladığımız şekliyle robot, programlanabilen, birtakım eylemleri kendi kendine yapmayı öğrenmesi beklenen mekanizmaları ifade ediyor. Dolayısıyla el-Cezeri’nin mekanik otomatlarının bugün anladığımız şekliyle robota karşılık geldiğini söylemek çok mümkün olmasa da temel işleyiş prensipleri açısından önemli benzerlikler taşıdığını kesin olarak söyleyebiliriz.
1136 yılında Cizre’de dünyaya gelenEbû’l İz İbni İsmail İbni Rezzaz el-Cezeri’nin adını doğduğu yerden aldığı düşünülür. El-Cezeri hakkında birazdan bahsedeceğimiz meşhur kitabının girişine düştüğü kısa notlar dışında fazla bilgiye sahip değiliz. Babası gibi Artuklu Beyliği’nin Diyarbakır kolu sarayında mühendis ve mucit olarak çalıştığını, bunu yaklaşık otuz sene kadar sürdürdüğünü, bu süre boyunca üç farklı hükümdara hizmet ettiğini biliyoruz. El-Cezeri 1233 senesinde vefat ettiğinde ardında bıraktığı en önemli eser, altı farklı kategoride yaklaşık elli mekanik donanımın detaylı çizimlerle anlatıldığı, kendisinden sonra birçok mucit ve alime ilham veren Mekanik Hareketlerden Mühendislikte Faydalanmayı İçeren Kitap’tı (El Câmi-u’l Bey’el İlmî ve El-Amelî’en Nâfi fî Sınâ’ati’l Hiyel).
“Altın Çağ” alimi
El-Cezeri’nin elindeki tasarı ve çizimleri birleştirip tek bir kaynak altında toplamasının hizmetinde olduğu Artuklu sultanlarından Nureddin’in teşvikiyle gerçekleştiği, kitabın girişinden ve içeriğinden anlaşılır. Örneğin, üzerindeki küçük katip figürü yardımıyla zamanı belirleyen kupa saatin tasarımını anlatırken Nureddin’in kendisine “zincirler, teraziler ve küreler içermeyen, kısa sürede değişip bozulmayan ve saatlerin geçişlerinin ve kısımlarının kolayca bilineceği bir alet imal etmeyi emrettiğini” yazar. El-Cezeri’nin hamisinden icat ve tasarımlarını bir araya getirmesi yönünde bir talimat alması şaşırtıcı değildir, zira el-Cezeri zaten “İslam’ın Altın Çağı” olarak adlandırılagelen, ilim ve teknolojinin giderek geliştirildiği, durmaksızın icat yapılan bir dönemin alimidir; böyle bir dönemim ortaya çıkışını da kısmen Halifelik ve devlet yöneticilerinin teşvikleri mümkün kılmıştır.
El-Cezeri’nin kitabında yer verdiği aletlerin ortak noktası, tasarımın teknolojik boyutuna ek olarak -hatta belki ondan daha fazla şekilde- işin mühendislik kısmının öne çıkmasıdır. El-Cezeri, kitapta öncüllerinden etkilendiği noktaları rahatlıkla belirtir, örneğin katipli mum saatinin Yusuf el-Asturlabi’nin bir icadının geliştirilmiş bir versiyonu olduğunu dile getirir. Fuat Sezgin’in belirttiği gibi, el-Cezeri’nin bir kısmını yaptığı, bir kısmının da yapılmasını öngördüğü alet ve araçların önemi, bır kısmı önceden zaten var olan bilgi ve yöntemleri alıp bunlardan yepyeni icatlar meydana getirmesidir. Kendisine “robotiğin babası” unvanını kazandıran da esasen budur.
İcatlar tarihinde bir ilk: İnsansı robotlar
El-Cezeri’nin meşhur kitabının en yenilikçi kısmı kabul edilen mekanik otomatlar kısmı, kendi içinde bir başka yenilikçi unsuru barındırır: İnsansı robotlar. Bu iki kelime bugün bize özellikle yüz ifadeleri insandan zor ayırt edilen Uzak Doğu icatlarını düşündürse de, terim aslında insanın temel anatomik özelliklerine sahip olan robotları ifade etmek için kullanılıyor. İnsansı robotlar, görünüş olarak insana benzemeleriyle değil, uzuvlarının sayısı ve taklit edebildikleri hareketler nedeniyle bu adı alırlar. Dolayısıyla, el-Cezeri’nin tasarımları, bu tanıma birebir uymaktadır. Mucit, içecek servis eden bir robotun taslağını çizdiğinde buna bir de kadın figürü ekler. İçecek, minik bir haznenin içinde muhafaza edilir, buradan bardağa damlar. İçeceğin hazırlanması tamamlandıktan sonra otomatik bir kapıdan servisi yapacak olan kadın girer. Aynı şekilde, sifon mekanizmalı el yıkama aletinde dolan lavaboyu boşaltacak, daha gelişmiş bir el yıkama tasarımı olan tavuskuşlu fıskiyede de aleti kullananlara sabun ve havlu uzatacak bir figür öngörmüştür el-Cezeri.
El-Cezeri’nin çalışmaları yalnızca otomasyonlu aletlerle ilgili kısmı dolayısıyla önemli kabul edilmiyor elbette. Eser, bugün bile mekanik ve mühendislikte kullanılmaya devam edilen birçok icat barındırıyor. Örneğin, el-Cezeri’nin 1206 senesinde icat ettiği krank mili, buharlı makinenin, iç yakımlı motorun ve otomatik kontrol sistemlerinin temel parçaları arasında yer alıyor. Alimin 12. yüzyılda çarkların hareketini düzenlemek için geliştirdiği parçalı dişli sistemi ise Avrupa literatüründe ilk olarak iki yüzyıl sonra, 1364’te görülüyor. El-Cezeri’nin uluslararası arenada en fazla önem atfedilen çalışmalarından biri de su pompası ve su yükseltme tasarımları. Bunlardan özellikle çift etkili tulumba, modern mühendisliğin temel taşlarından kabul ediliyor ve önceden var olan bir teknik üzerine yapılan eklemelerin ilk olarak yeni kullanımlarda denenmesi (ve başarılı olması) bakımından son derece önemli görülüyor. El-Cezeri’nin saat tasarımları ise teknik, işlevsellik ve görselliği buluşturan nadide parçalar. Kendisinin diğer tasarımları gibi saat tasarımları da ilerleyen yıllarda hayata geçirildi ve hepsinin sorunsuz işlediği görüldü.
Muhtelif tasarımlara katılan deha
Kısaca, Mekanik Hareketlerden Mühendislikte Faydalanmayı İçeren Kitap, hem el-Cezeri’nin bizzat deneyip başarılı olduğunu gördüğü tasarımlarla, hem de çalıştığı yüzyıllar sonra bile olsa onaylanmış olan tasarımlarla dolu bir eser. Kapı kilidinden açıölçere, 13. yüzyıl Şam’ında camilere su sağlayan bir sistemden kavelaları ayarlandıkça farklı melodiler çalan bir müzisyen robota kadar farklı birçok şey icat eden el-Cezeri tasarımlarında kendisinden öncekilerin birikimini de, su gücünü de, hava basıncını da kullandı. Üzerine de her zaman kendi dehasını ve yaratıcılığını ekledi. Üstelik, ayrıntılı teknik açıklamalarını kendi elinden minyatürlerle süsleyerek kitabın değerine değer kattı.