Kitapları güve ve kitap kurdundan koruduğuna inanılan melek, cin yahut güvelerin kralı Kebîkeç. Yani bir nevi kitap naftalini. Hind-İran mitolojisinin bir ürünü. Yansımasını el yazması eserlerde de bulmuş. Kitapların ilk ya da son sayfasına yazılan “Ya Kebîkeç” ibaresinin eseri korumaya aldığına inanmış müstensihler uzun yüzyıllar. Ekzantrik bir batıl inanç.
1995 baharından bu yana kapağında bu ibareyi taşıyan bir de dergi var. Bir boynuzlu cin, kapaktaki büyük puntolu sayının solunda endam etmekte. Ancak derginin kendini batıla kaptırdığını söylemek yanlış olur. Bilakis, Kebîkeç insan bilimleri için kaynak araştırmaları dergisi. Akademide ciddi bir biçimde takip ediliyor ve senede iki kere yayımlanan dergi birkaç sayı hariç bütün sayılarında ciddi dosyalarla okurlarını selamlıyor.
Kebîkeç, Ankara merkezli Sanat Kitabevi ve internet vasıtasıyla satılıyor. Her amatör ve bazı profesyonel yayıncıların bile mustarip olduğu dağıtım ve baskı meselesi görünen o ki Kebîkeç’i de vurmuş durumda. 1000 adet basılan dergi şimdilerde 400 basılıyor ve büyük ihtimalle dergi pek yakında yalnızca online olarak yayımlanacak. Yayın Yönetmeni Kudret Emiroğlu, derginin bir süre önce açılan internet sayfasında bunun sinyallerini veriyor.
Bu hem üzücü hem sevindirici. Üzücü, çünkü dergiyi ya çıktısını alarak yahut da bilgisayar ekranına kilitlenerek okuyacağız. Sevindirici, Ankara dışından dergiye ulaşmakta güçlük çekenler (elbette dergiyi üniversite kütüphanelerinde ve elektronik aboneliklerle bulanlar istisna) son iki sayısı hariç derginin 1995’ten günümüze kadar olan tüm sayılarına internet üzerinden ulaşabilecekler. Umarız masaüstündeki bir “makaleler” klasörünün içinde okunmayan çalışmalar olarak kalmazlar.
Merak edenler için derginin internet adresi: http://kebikecdergi.org/
