En ilkel toplumlardan günümüze kadar, hemen hemen her toplum için ticaret oldukça olan ticaret esasen, kendi elinde olmayan bir ürünü -para kullanılmaya başlandıktan sonra- bir miktar para karşılığı ya da daha öncesinde elinde olan mallar ile değiştirilmesidir. Hem ekonomik anlamda bütün ülkelerin birbirine eklemlendiği hem de mesafelerin git gide kısaldığı günümüzde ise ticaret oldukça komplike bir hal almıştır. Bu karmaşık haline rağmen, ticaret, ulaşım ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi nedeniyle oldukça kısa zamanda gerçekleştirilmektedir. Pek tabii ki ticaretin bu kadar kısa sürede gerçekleştirilmesi ziyadesiyle yeni bir olgu. Günümüzden yüzyıllar önce tüccarların mallarını satacakları yerlere götürmeleri epey zaman alıyordu. Malların taşınması kadar tüccarın da gideceği yere ulaşması uzun sürdüğünden, menzil üzerinde dinlenecek yerler büyük önem tutuyordu. Bu ihtiyacı karşılayan en önemli merkezler ise kervansaraylar idi.
Kervansaray kelimesinin Farsça kökenli olduğu tahmin edilmektedir. IX. yüzyıla kadar kervansarayların han veya ribât ismi ile de anıldıklarını biliyoruz. Ribâtlar daha ziyade askerî nedenlerle sınırlara ve stratejik yerlere yakın kurulmuştur. Lakin, IX. yüzyıl itibarıyla, özellikle de İslam’ın yayılması ile birlikte ribâtlar kervansaraya dönüşmüşlerdir. Anadolu coğrafyasında kervansarayların artması ise bu toprakların Selçukluların hakimiyetine girmesinden sonra olmuştur. Anadolu’nun büyük bir bölümü üzerinde hakimiyet kurmayı başaran Selçuklular ile Anadolu da Doğu ile Batı arasında çok önemli bir ticaret merkezi haline gelmeye başlamıştır. Ticaretin merkezi ve dolayısıyla tüccarların sık sık ziyaret ettiği Anadolu toprakları üzerine ihtiyaçlarını karşılamaları için birçok kervansaray inşa edilmiştir. Sadece ana yollara değil, ara yollara da Selçuklular döneminde kervansaraylar yapılmıştır. Bununla birlikte bir misafirperverlik örneği olarak, bu kervansaraylara gelen yolcuların ilk üç gün kervansarayın kurucusunun misafiri kabul edildiği, ayrıca kervansarayların ribâtlar gibi sefer zamanlarında Selçuklu ordularının konaklama yeri olduğu da biliniyor.
Selçuklular döneminde olduğu kadar Osmanlı zamanında da kervansaraylara önem verilmiş, birçok kervansaray inşa edilmiştir. Gelişmiş kentlere nazaran Osmanlılar menzilleri iskan etmek amacıyla yaptıkları menzil külliyeleri ve kervansaraylar ile gelişmemiş ve yol üzerinde kalan yerlerin kalkındırılmasına önem vermişlerdir. Osmanlı döneminde Anadolu’da inşa edilen kervansaraylar genellikle iki katlıdır ve Selçuklu dönemi kervansaraylarına nazaran kale görünümünden ve yapısından uzaktır. Bu dönemde yapılan kervansarayların dışarı ile bağlantıları ve cephelerinde dükkanlar bulunur. Kervansarayların içerisinde yolcuların konakladıkları yerlerin yanı sıra ahırlar, depolar, yönetim merkezleri gibi yerler de bulunmaktadır. Kervansaraylar da diğer birçok topluma hizmet amacı güden yapılar gibi vakıflardır ve çoğunlukla dönemin devlet görevlileri, vezirler ve sadrazamlar tarafından yaptırılmışlardır. Osmanlı döneminden günümüze ulaşan Hüsrev Paşa Kervansarayı (Diyarbakır), Rüstem Paşa Kervansarayı (Edirne ve Erzurum), Öküz Mehmed Paşa Kervansarayı (Kuşadası) gibi birçok kervansaray bulunmaktadır.