İstanbul sadece bugün değil, asırlardır dünyanın gözbebeği durumunda. Hemen hemen her asırda, her çağda kavimler, topluluklar ve devletlere kucağını açmış, çok önemli bir sığınak sağlamıştır. İstanbul’u mesken tutanların dışında her daim bir de İstanbul’u kendilerine yurt kılmak isteyen devletler de mevcut olmuştur. Bunlardan en öne çıkanı Roma İmparatorluğu Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldığında Doğu Roma ya da bizim daha aşina olduğumuz ismiyle Bizans İmparatorluğu İstanbul’u kontrolü altına almış, imparatorlarının ardından adını Konstantinapol koymuşlardır. Uzun yıllar boyunca Konstantinapol hem Bizans kontrolünde kalmış hem de Bizans İmparatorluğu’na başkent olmuştur.
Lakin, XIII. yüzyıldan itibaren Konstantinapol’ü kontrol etmek Bizans İmparatorluğu için oldukça güç bir hal almıştır. Halihazırda idari ve mali anlamda büyük sıkıntılar yaşamakta olan Bizans İmparatorluğu’na XIII. yüzyılda en büyük darbelerden bir tanesi de Avrupa’nın Katolik Hristiyanları vurmuştur. 1202 yılında Papa III. İnnocentius’un Kutsal İttifak çağrısı ile Avrupa’da bir Haçlı ordusu kuruldu. Venedik’ten başlayan seferin hedefi ise önce Mısır’ı fethetmek, daha sonra da ana hedef olan Kudüs’ü Müslümanların elinden ‘kurtartmak’tı. Daha önceki Haçlı seferlerinden daha farklı bir yapıya sahip olan, bugün 4. Haçlı Seferi olarak bildiğimiz bu harekat, tamamen Katolik Kilisesi’nin hiyerarşisine uygun olarak düzenlenmişti. Papa’nın çağrısına genel olarak Avrupalı hükümdarlar ve asiller kayıtsız kalsa da, Papa yaklaşık 35.000 kişilik bir gönüllü ordusu toplamayı başarmıştı. Ancak her ne kadar orduyu toplayabilmiş olsa da Papa bu seferi kendisi yönetemeyeceği için kendisine bağlı bir asil bulmak zorundaydı. Bu arayışına karşılık veren ve seferi yönetecek olan asil ise Venedik Dükü Enrico Dandolo idi.
Enrico Dandolo seferin ana hedefi olan Mısır ve Kudüs’ün fethini bizzat kendi çabalarıyla Konstantinapol’e çevirmeyi başardı. 1204 yılında idari ve mali açıdan sıkıntılı zamanlar geçiren Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinapol’ü önce kuşatmayı daha sonra da ele geçirmeyi başardılar. Bu olayın neticesinde Bizans İmparatorluğu başkentini Nicea – bugünkü İznik – dolaylarına taşımak zorunda kaldı. Konstantinapol’ü Ortodoks Bizanslılardan ‘kurtaran’ Haçlılar, 1204 yılında burada Latin İmparatorluğu’nu kurdular ve 1261 yılına – VIII. Mikhail Palaiologos’un yeniden Konstantinapol’ü fethetmesine – kadar hüküm sürdüler.
Hem seferin hazırlanışı hem de sonuçlarına bakıldığında dünya tarihinde ziyadesiyle önemli bir yer tutan Konstantinapol’ün Haçlılar tarafından fethi birçok kaynakta 13 Nisan 1204 gerçekleşmiş olarak geçmektedir. Özellikle tarihte bugün köşelerinde sık sık karşımıza çıkan bu tarihi önemli kılan sefer öncesi ve sonrası gerçekleri bilmeden veya aktarmadan sadece bu tarihe odaklanmak ne kadar doğrudur tartışılır. Zira Konstantinapol’ün Haçlılar tarafından fethi yalnız başına bir anlam ifade etmekten ziyadesiyle uzaktır. Halbuki, hem seferin Katolik Kilisesi hiyerarşisi içerisinde düzenlenmiş olması hem de seferin başlangıçtaki hedefinden saparak Ortodoks Hristiyanlığın o dönemki başkentine yönelmiş olması, kuşatma sonrası Bizans İmparatorluğu’nun daha da sıkıntılı bir sürece girmiş olmasından ve kurulan Latin Krallığı’ndan bahsetmeden bu tarihi öne sürmek ancak tarihi bilgileri çarpıtmak olarak gösterilebilir.