Klasik tasavvuf ansiklopedilerinin en muteber ve meşhur olanıdır. Amelde Şafii, itikatta Eşari olan Abdülkerim Kuşeyri, bu ansiklopedi veya risaledeki yaklaşımıyla tasavvufun henüz akıl ve nakil bağlamlarından, bağlantılarından bütünüyle kopmadığı bir dönem ve anlayışı temsil eder. Bu yanıyla Hucviri, İbn Haldun, İbn Teymiyye eğrisiyle Gazali, İbn Arabi, Mevlana eğrisi arasında bir yerde durmaktadır. Hem sufi hem de tasavvuf uzmanı olduğu halde, muhtemelen Şafii-Eşari olmasının ve hukuk tahsil etmesinin etkisiyle, tasavvufu diğer yaklaşımların (kelam-felsefe ve selefilik) karşısına koyarak hareket etmekten kaçınır. Uzaktan bir bakışla selefi olduğu bile sanılabilir. Tasavvuf denince bugün akla gelen şeylerle pek fazla ilgisi yoktur. Kitabına sufilerin Allah inancının selefin yani Peygamber (s.a.s.) ve ashabının inancıyla bire bir aynı olduğunu göstermeye gayret ederek başlar. Bu, aslında bir polemiktir, taraf olmanın bir gereğidir ama Kuşeyri nesnellik ve güvenilirlik iddiasındadır. Sufilerin kendilerine izafe edilen aşırılıklardan uzak olduğuna okuyucuyu temin etmeye çalışmaktadır, her şeyden önce. Bu, Risale’nin bize kalırsa en güçlü görünen, gerçekte ise zayıf tarafıdır. Zira tevhid (Allah’ın birliği, benzersizliği ve özellikleri) konusunda önceki sufilerden aktardığı sözler bir araya gelerek bir görüş oluşturmaktan uzaktırlar. Kuşeyri’nin işin bu noktasında tasavvufun ve sufilerin ismini ve şöhretini tehlikeden uzak tutma endişesi içinde hareket ettiği hissedilir. Kitabın önemli olan ve eskimeyen, ona itibarını kazandıran tarafı biyografik ve terminolojik tarafıdır. Kuşeyri Risalesi, yazıldığı 11. yüzyıla kadarki önemli sufilerin hayat hikayeleri ve sözlerine yer verdiği, ayrıca o günkü tasavvuf terminolojisini açıkladığı için bugün de itibarını korumaktadır. Tarihsel anlamı felsefi anlamından tartışılmaz bir şekilde daha güçlü ve üstündür. Hemen hemen bütün kitabın sufi şeyhlerinin sözlerinden oluşması da kitabı hadis külliyatlarına yaklaştırmaktadır. Uzlaştırmacılığından veya muhakemesinden daha çok, aktarmacı tarafı değerlidir yani. Kuşeyri Risalesi, ilk dönem sufilerinin ortak eseridir bile denebilir. Onların anısı ve sözleri yaşadıkça, Risale de eskimeyecektir.