Günümüzde olduğu gibi Osmanlı’da da şehir ve şehrin temel birimi olarak mahalleler önemli bir yer tutuyordu. Bugün sık sık “o eski mahalleler, o dostluklar kalmadı” serzenişini duymamıza sebep olan belki de tarihte Osmanlı şehirlerinde başlayan ve gelişen mahalle kültürünün git gide modern yaşam anlayışı içerisinde kaybolmaya başlamasıdır. Pek tabii ki kaybolan fizikî olarak mahalleler değil, mahallede yaşayanların oluşturduğu mahallelilik kültürüdür. Peki bu kaybolmaya yüz tutan mahallenin ve kültürünün özellikleri, nitelikleri ve işlevleri nelerdi?
Evvela, mahalle ne demek ve ne ifade ediyor ona bakmak gerekiyor. Arapça kökenli bir kelime olan mahalle, bir yere inmek veya yerleşmek anlamına gelen hall kelimesinden türetilen bir yer ismidir. Osmanlı’nın klasik döneminde ise mahalle yalnızca birbirlerini tanıyan bir grup insanın bir arada yaşadığı yer olarak değil, buna ek olarak birbirlerine karşı sorumlu olduğu mekan anlamını da taşımaktadır. Yani, mahalle yalnızca insanların bir arada yaşadığı bir mekandan ziyade bir sosyal ortam yahut çevre oluşturmaktadır. Bu tanımlarıyla mahallenin gerek İslam tarihinde gerek de Osmanlı şehirlerinde önemli bir yere sahip olduğu görünmektedir.
Mahallelerin genel olarak yapılarına bakıldığında, yukarıda verdiğimiz tanıma da uygun olarak, mahallelerde bir arada yaşayan insanların ortak özelliklerinin olduğunu görmek mümkündür. Aynı dinî gruba mensup insanların – Müslümanların ya da gayrimüslimlerin – bir arada yaşadığı gibi belli bir meslek grubuna ait insanların da aynı mahalleleri mesken tuttuğunu görebiliriz. Bunun en güzel örneklerini mahalle isimlerinden çıkarabilmek de mümkündür. Örneğin Ankara’da bulunan Çıkrıkcılar mahallesi ismini burada ikamet eden çıkrıkçı esnafından almıştır. Bununla birlikte yalnızca meslek grupları tarafından değil, mahallede bulunan cami, mescid ve benzeri yapılara isimlerini veren şahıslar, mahallenin de isimlendirilmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Bunun en belirgin örneklerinden bir tanesi de İstanbul’un tarihî yarımadasında bulunan Fatih ve Sultanahmet semtleri gibi.
Her ne kadar mahallelerde oturanlar benzer sosyal gruba mensup olsalar da bu durum katî bir ayrışma veya toplum içerisinde bir kutuplaşma meydana çıkarmamıştır. Örneğin, Müslümanların çoğunlukta yaşadığı bir mahallede ev sahiplerinden bazılarının evlerini gayrimüslimlere sattığını döneme ait belgelerden görmek mümkündür. Bununla birlikte, mahalleler katî suretle daimî yerleşim yerleri değildi. Biraz daha açmak gerekirse, Osmanlı belgelerinde bazı mahallelerde kiracılara ya da bir mahalleden bir başka mahalleye taşınan insanlara rastlamak mümkündür. Yani bir mahalleye yerleşen veya orada doğan bir kimsenin, yaşadığı yeri değiştirme hakkı da – belli koşulları sağladıktan sonra – baki idi.
Kaynakça
İslam Ansiklopedisi, Mahalle
Osman Özsoy, Osmanlı Toplumunda Mahalleliler Arası Münasebetler
Özer Ergenç, Osmanlı Şehrindeki Mahallenin İşlev ve Nitelikleri Üzerine