XIX. yüzyıl her anlamıyla Osmanlı için bir dönüşüm süreci olmuştur. Özellikle Tanzimat ve Islahat fermanları ile birlikte sadece idare anlayışında değil birçok konuda yenilikler ortaya çıkmıştır. Tarihçilik, tarihyazımı da bu yeniliklerden muaf değildir. Tarihyazımının geçirdiği değişiklikleri ise en belirgin olarak Ahmed Cevdet Paşa’nın kaleme aldığı eserinde görebiliriz.
1823 yılında Bulgaristan’ın Lofça kasabasında dünyaya gelen Ahmed Cevdet, Cevdet mahlasını daha sonra İstanbul’dayken almıştır. Hem Lofça hem de İstanbul’da tanınan bir aileye mensup olan Ahmed Cevdet Paşa, ailesinin de desteği ile küçük yaştan itibaren çok iyi bir eğitim almaya başlar. Döneminin ünlü hocalarından hem İslami ilimler hem de cebir, hendese gibi dersler alan Ahmed Cevdet birçok konuya vakıf olarak eğitim hayatını sürdürür. Bu sırada hocalarından da icazet alarak bir yandan müderrislik yapmaya başlar. Eğitim hayatını tamamladıktan sonra, 1844 yılında ilk defa devlet hizmetine Rumeli Kazaskerliği’ne bağlı Premedi kazasında kadı olarak başlar. Bu tarihten itibaren farklı görevler yerine getiren Ahmed Cevdet Paşa 1850 yılına gelindiğinde Meclis-i Maarif-i Umumiyye azalığına ve Darülmuallimîn müdürlüğüne tayin edilir.
1853 yılının sonlarında aldığı bir mazbata ile 1774 ile 1826 yılları arasındaki olayları yazmaya başlayan Ahmed Cevdet, bundan iki sene sonra ise saraya vakanüvis olarak tayin edildi. Bu göreve başladıktan sonra bir yandan 1854 yılında yazmaya başladı Tarih-i Cevdet adlı eserini neşretmeye devam ederken bir yandan da yaşadığı dönemin siyasi olaylarını Tezakir-i Cevdet adlı eserinde toplamaya başladı. 1855 yılında saraya vakanüvis olarak tayin edilen Ahmed Cevdet Paşa bu görevini 1865 yılına kadar sürdürdü.
Hayatı boyunca aldığı birçok önemli görevin ve kaleme aldığı farklı alanlardaki eserlerin yanı sıra Ahmed Cevdet Paşa tarih alanında da çok önemli eserler vermiştir. Özellikle Tarih-i Cevdet ile, Osmanlı klasik tarih anlayışına – kaleme aldığı dönemin de etkileri nedeniyle – yenilikler getirmiştir. Tarih, tarihçilik ve tarih metodoloji açısından Ahmed Cevdet Paşa yeni çığırlar açmıştır. Her ne kadar klasik İslam ekolünü şeklen takip etmeye devam etse de bunu İran tarzı edebi tarihçilik ile sentezlemiştir. Dil açısından oldukça sadece bir eser kaleme alan Ahmed Cevdet Paşa eserinde günümüz tarihçilerinin de feyz alacağı bir örnek teşkil etmektedir. Özellikle sebep-sonuç ilişkisini ortaya koymanın önemine vurgu yapmış, kaynaklarını seçerken özenli ve seçici davranmış olmasının yanı sıra tarihçiliğin yalnız olayların bir anlatısını yapmak olmadığını, tarihte meydana gelen olayların güçlü bir muhakeme yetisiyle ifade edilmesi gerektiğini öne sürmüştür.
Kaynakça
Cevdet Paşa, İslam Ansiklopedisi