16. yüzyıl müverrihlerinden Neşrî’nin bu mahlası tam olarak ne zaman aldığını ve bu mahlası kullanmadan önceki ismini tam olarak bilmiyoruz. Prof. Dr. Halil İnalcık’ın 1965 yılında Belleten dergisinde yayınlanan makalesine göre gerçek adının Hüseyin bin Eyne Bey olduğu sanılmaktadır. Bunun yanı sıra zaman zaman farklı eserlerde Mevlana Neşrî ve özellikle XIX. yüzyıldan itibaren de Mehmed Neşrî olarak tanındığını biliyoruz. Neşrî tahsilini doğduğu ve büyüdüğü Bursa şehrinde tamamlamıştır. Mevlana sıfatından da anlaşılacağı üzere Neşrî’nin ilmiye sınıfına mensup olduğu bilinmektedir. Neşrî’nin doğum ve vefat tarihleri kesin olarak bilinmese de Kanuni Sultan Süleyman’ın cülusundan kısa bir süre sonra hicrî 926 ya da 927 yıllarında hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir.
Neşrî’nin en önemli eseri ise bir dünya tarihi niteliği taşıyan Kitâb-ı Cihannümâ’dır. Bu eserin ise kimin tarafından neşredilmesi istendiği malum olmamakla birlikte Neşrî bu eseri birçok alanda ilmi eserler mevcut olmasına rağmen tarih alanında, özellikle gününün hadiselerini de içeren Türkçe çok fazla eser bulunmadığı için kaleme aldığını söyler. Eseri ise tam olarak bir dünya tarihidir. Yaratılıştan başlayarak kendi dönemine kadar getirdiği eserin ilk beş cildi Sultan II. Mehmed geri kalan kısmı ise Sultan II. Bayezid dönemlerinde temize çekmiştir.
Kitâb-ı Cihannümâ’nın Osmanlıları konu aldığı kısım ise bir Tevârîh-i Âl-î Osmân özelliği taşımaktadır. Osmanlı hanedanının başından kendi dönemine kadar yaşanan hadiseleri not eder Neşrî. Bu haliyle hem bir Osmanlı hanedanı hem de bir Devlet-i Aliyye tarihi olarak ayrı ayrı önem taşır. Neşrî’nin kaleme aldığı eserin sonu ile ilgili ise farklı versiyonlar bulunmaktadır. Bunlar 1485, 1512 ve 1516 yıllarında sonlanan versiyonlarıdır. Eserin günümüze ise sadece Osmanlı öncesi Türk tarihi kısmı ile Osmanlı tarihi ile ilgili olan kısmı gelebilmiştir.
Dil olarak yaşadığı dönemin sadeliğini güzel bir şekilde aktaran Neşrî ayrıca arkaik Türkçe kelimler de kullanmıştır. Bunun yanı sıra Kitâb-ı Cihannümâ’da yer verdiği şiirlerin de sadece bir kısmı kendi tarafından kaleme alınmış diğerleri ise Neşrî’ye ait değildir. Kendi yazdığı şiirler ise genellikle çok methedilmemiş, Neşrî’nin bu konuda pek kabiliyetli olmadığı zikr edilmiştir. Eserinin Fatih Sultan Mehmed’in ölümüne kadar olan kısmı daha sonra hem eski hem de yeni harflerle Kitâb-ı Cihannümâ-Neşrî Tarihi başlığıyla iki cilt halinde Faik Reşit Unat ve Mehmet Altan Köymen tarafından yayınlanmıştır.