Daha önce anlattığımız vakanüvisler ve devlet görevlilerinde olduğu gibi Mustafa Cenabî Efendi’nin de ailesinde devlet görevinde bulunan birçok kimse yer almaktadır. Mustafa Cenabî Efendi’nin babası Halep, Edirne, Bursa ve Mekke’de kadılık görevi yapmıştır. Aynı zamanda kendisi Anadolu seyyidlerindendir. Ayrıca yalnızca babası değil, ailesinde babası dışında da birçok alim bulunmaktadır. Böyle bir aileye mensup olması Mustafa Cenabî’ye de birtakım avantajlar ve fırsatlar sağlamıştır. İstanbul’un en iyi medreselerinde eğitim gördükten sonra Ebussuud Efendi’nin hizmetine girmiştir. Ebussuud Efendi’nin şeyhülislam olduğu dönemde ondan dersler alan Mustafa Cenabî 1573 yılından itibaren de içlerinde Selimiye, Süleymaniye ve Davud Paşa’nın da olduğu farklı medreselerde müderrislik yaptı. 1586 yılında, babasının da daha önceden üstlendiği vazife ile Halep kadılığına atandı.
Mustafa Cenabî Efendi, üstlendiği ve tamamladığı vazifelerden ziyade yazdığı tarih kitapları ile nam salmıştır. Kendisinin en meşhur eseri ise el-‘aylemü’z-zahîr fî ahvâli’l-evâ’il ve’l-evâhîr adını taşımaktadır. Mustafa Cenabî Efendi’nin kaleme aldığı bu eser esasında bir İslam tarihi niteliğini taşımaktadır. Zira, Mustafa Cenabî yalnızca Devlet-i Aliyye’nin tarihini değil, zuhur etmiş bütün İslam ülkelerinin tarihini ele almıştır. Eserinde 82 bâb bulunur ve her birinde bir başka İslam ülkesini tasvir eder. Daha sonra dört bâb daha eklenmiştir ki bu kısımlar Hz. Peygamber Efendi’mizin devrini anlatmaktadır.
Eseri adından da anlaşılabileceği üzere Arapça yazılmasına karşın Osmanlı ve daha sonrasında Cenabî tarihi olarak da anılmaktadır. Her ne kadar Arapça olsa da dili oldukça sade ve anlaşılır tutmuştur. Ayrıca Arapçaya ve Arapça tarih yazımına oldukça hakim olan Mustafa Cenabî’nin eserinde bu tarih yazımının da izlerini sürmek mümkündür. 1587 yılında tamamladığı eser ile, Mustafa Cenabî Efendi ayrıca umum tarihi yazan ilk Türk tarihçisi olmuştur. Bu eserini tamamladıktan sonra Mustafa Cenabî Efendi, Sultan III. Murad’a takdim ettiği de bilinmektedir.
Toplamda 86 bâbdan oluşan bu eserinin tahmin edilebileceği gibi bir kısmı da Devlet-i Aliyye’ye ayrılmıştır. Bu kısımda kendi yaşadığı dönemi de içerisine alacak şekilde, her padişahın dönemi ayrı ayrı incelemektedir. Her bir dönemin sonunda, o devirde hayatını kaybeden ulemanın da biyografileri bulunmaktadır. Hem dönemin özelliklerini hem de önemli kişilerin biyografilerine yer verilen bu eser, yalnızca Osmanlı tarihi değil İslam tarihi araştırmaları açısından da oldukça büyük önem arz etmektedir.