Köşe Yazısı

Osmanlı müverrihleri – XV Şükrullah

Arda Akıncı / 27.05.2016

Hayatına dair belki de en az bilgi sahibi olduğumuz vakanüvislerden bir tanesidir Şükrüllah. Hem doğduğu hem de hayatını sürdürdüğü yılları göz önünde bulundurursak aslında bunun gayet normal olduğunu görebiliriz. Zira daha Osmanlı hakimiyetine tamamen girmemiş Anadolu topraklarında, kendi söylemine göre 1388 yılında dünyaya gelmiştir. Osmanlı’nın devlet idaresi bağlamında en karışık dönemlerinden bir tanesine Fetret Devri’ne de bizzat şahit olmuştur. Şükrullah’ın babasının Şehabeddin Ahmed ve dedesinin Zeynüddin Zeki olduğunu biliyoruz. Bunun yanı sıra 1409 yılında Osmanlıların hizmetine giren Şükrullah, Fetret Devri boyunca yaşanan güç mücadelelerini ve siyasi çalkantıları gözlemleme fırsatı bulmuştur.

Sultan II. Murad’ın hükümranlığı sırasında ilmiyye sınıfına dahil olarak Bursa kadılığı görevini ifa etmiştir. Bunun yanı sıra Sultan II. Murad’ın güvenini de kazandığından mütevellit Sultan Şükrullah’ı Anadolu’da bulunan bazı Türk beylerine elçisi olarak göndermiştir. Hayatının tamamını Bursa’da geçiren Şükrullah hayatı boyunca birçok eser kaleme alsa da bunlar arasında en bilinen ve meşhur olanı Behcetü’t-tevârîh’tir.

O dönemde ortaya konulan birçok esere paralel olarak Şükrullah da Behcetü’t-tevârîhi Farsça olarak kaleme almıştır. Şükrullah’ın eserini yazmaya h. 861 yılının Muharrem ayında başladığı tahmin edilmektedir. Bu eser Osmanlı hanedanından söz edilen ilk Farsça mensur eser olmasının yanı sıra Osmanlı’nın erken dönemi hakkında da en önemli kaynaklardan bir tanesi olarak bilinmektedir. Dünya tarihi niteliği taşıyan eser toplamda 13 bölümden oluşmaktadır. Bununla birlikte ilk bölümünde dünyadaki beş ana dini gelenek ve onların rivayetlerinden bahsedilirken, sonraki bölümlerde ise Hz. Peygamber dönemi, 4 Halife Dönemi, İsrailoğulları’nın peygamberleri vs. gibi birçok konuya değinir. İslam dünyasında ortaya çıkmış Emeviler, Abbasiler, Fatimiler gibi birçok devlet de Behcetü’t-tevârîh’te yer alır. Şükrullah’ın eserinin 13. bölümü ise Osmanlılara ayrılmıştır. Bu bölümde yalnızca bir devlet ve hanedan olarak Osmanlılardan değil, Oğuzlardan itibaren de ayrıntılı bir şeceresini çıkarır. Bununla birlikte Osmanlı’nın kuruluşunda gaza ve cihad anlayışının çok önemli bir rol üstlendiğini not eder.

 

Kaynakça

Şükrullah, İslam Ansiklopedisi

Yeni Haberler