Avrupa halkının Büyük Kıtlık ve veba gibi felaketlerle mücadele ettiği geç dönem Orta Çağ, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimlerin de yaşandığı bir dönemdi. Çin topraklarından diğer ülkelere yayılan barut ve ateşli silahların savaş alanında kullanılması da Hıristiyan dünyası için bu değişimlerden biriydi. 1300’lü yıllar; meydanlarda ve kuşatmalarda top seslerinin eksik olmadığı savaşlara sahne oldu.
Top kullanımının İslam dünyasında yaygınlaşması Osmanlıların Akdeniz ve Yunan yarımadası çevresindeki ülkeler vasıtasıyla bu ateşli silahı tanıdığı döneme denk düşer. İlk kullanımlar için kesin bir tarih bulunmamakla birlikte, 1300’lerin sonu itibariyle alanlarda top denenmeye başlandı. Yıldırım Bayezid döneminde topçuluk bir kurum haline geldi. İstanbul’u fethetmek üzere yapılan kuşatmaların hepsinde kullanıldı. 1430’un Selanik’inde ise başarılı top kullanımı fethi kolaylaştırdı. 1453’teki İstanbul’un fethinde ise, kısa zamanda top alanında ustalaşıldığı ortaya çıkmış oldu.
Ateşli silahların kullanımındaki bu üstünlük, alanda hızla yaşanan gelişmelerle yıllarca sürdü. Osmanlı Devleti’nin sürekli ordusunu oluşturan Kapıkulu Ocakları’nda Topçu ve Top Arabacıları, II. Murad zamanında meydana getirildi. Ardından Top Arabacıları Ocağı, Topçu Ocağı’ndan ayrı bir hüviyet kazandı. Kanuni zamanında yapılan Türk-Macar savaşlarında topçuların sayısı giderek arttı. 1514’te topçu sayısı 348 iken, 1694’te 5869 topçu bulunuyordu. Ama bu rakamlar merkeze bağlı, hazineden ulufe alan topçulardı. Bir de vilayet hazinelerinden ulufe alan tımar sahibi topçular mevcuttu ve sayıları merkeze bağlı topçuların yarısından fazlası ediyordu.
Topçuların sayısı arttıkça, topların kalitesinde ve yapımında da bazı değişiklikler meydana geldi. Fatih Sultan Mehmet, döküm ocaklarının bulunduğu Tophane-i Amire binasını yaptırmış, daha sonraları tophaneler başka şehirlerde de kurulmaya başlamıştır. O dönemin bilinen en büyük topları Osmanlılar tarafından Tophane-i Amire’de dökülüyordu. Demirleri daha güvenilir ve dahili barut haznesi bulunan toplar üretilmiş, dökülen dev topların ulaşımda yarattığı sıkıntılardan dolayı yalnızca belli başlı savaşlarda kullanılmıştır.
Bu büyük toplar arasında öne çıkanlar; şayka, balyemez ve “bacaluşka” olarak adlandırılan toplardır. Şaykaların boyu 176 cm’le 462 cm arasında değişmekte, diğer toplara nazaran daha az imal edilen balyemezin ağırlısı ise 6 ile 27 kg arasındaydı. Aralarında kullanımı en yaygın olan bacaluşkaların ise uzunluğu 440 cm’ye varıyor, ağırlığı 11 tonu bulabiliyordu. Osmanlı daha çok büyük topların dökümüyle bilinse de, tophanelerde 30 gramlık mermi atan toplar da üretiliyordu.