Robenson Crusoe açık seçik Hayy Bin Yakzan’ın taklidi. Fakat amaçları çok farklı. Hayy Bin Yakzan, bilgi ve düşüncede çok ileri gitmiş bir toplumun, Endülüs Müslümanlarının felsefi derinliğini yansıtan ve ancak Meşşai ve İşraki felsefeleri hakkıyla anlaşılarak çözümlenebilecek bir eser; gerçek anlamda felsefi roman. Robenson Crusoe ise Hayy Bin Yakzan gibi kusursuz olmaktan son derece uzak bir siyasi roman. Daniel Defoe hem İngiltere-Fransa mücadelesi hem İngiltere içinde Tori-Whig (bugüne çevirirsek: liberal-muhafazakar) mücadelelerine, kültür savaşlarına alegorik taşlama yoluyla dokunan bir yazardı. Güliver’in Serüvenleri’nde olduğu gibi Robenson Crusoe’da da gerçek amaç siyasi mizahtır. Robenson’un tuhaflıkları aslında Defoe’nun İngiliz yönetici sınıfına ikili bakışını yansıtır. Defoe, bir taraftan onlarla alay ederken diğer taraftan gene onları muhatap alır. Dışarıdan konuşmaz yani. Bugün çocuk masalı olarak okutulması tarihin bu alaycı İngiliz yazarından aldığı acı bir intikam sayılabilir mi?