Dünya tarihine geçmiş en büyük ve en önemli imparatorluklarından biridir Roma İmparatorluğu. Milattan önce 27 yılında kurulan imparatorluk, daha sonra IV. yüzyılda Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılmış ve Batı Roma İmparatorluğu çok uzun süre ayakta kalamadan V. yüzyılda yıkılmıştır. Herkesin malumu olduğu üzere bu imparatorluğun ve uzun yüzyıllar Kıta Avrupası’nın kalbi ise, bugün İtalya’ya da başkentlik yapan Roma şehri olmuştur. Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra bile Hristiyanlığın merkezi olan Vatikan’a da ev sahipliği yapması hasebiyle Roma her daim önemini korumaya devam etmiştir. Roma şehrinin kuruluşu ile ilgili mitler ise oldukça ilgi çekici ama bazen de efsane oldukları unutulduğu için problematik olmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde internet üzerinde rastladığım tarihte bugün köşelerinden bir tanesinde Roma’nın kuruluş günü olarak milattan önce 21 Nisan 753 yılı verilmişti. Efsaneye göre Roma şehri, Savaş tanrısı Mars ile Rhea Silvia’nın ikiz çocukları Romulus ve Remus tarafından kurulmuştur. Romulus ve Remus doğumlarından kısa bir süre sonra Tiber nehrine bir sepet içerisinde bırakılırlar. Daha doğar doğmaz annelerinden ayrılan ikizleri ise efsaneye göre bir dişi kurt bulur ve büyütür. Aslında hikaye bu haliyle Bozkurt Destanı ile birçok benzerlikler gösterir. Velhasılıkelam, Romulus ve Remus büyüdükten sonra, yaşadıkları yere bir şehir kurmaya karar verirler. Ancak şehri kimin kuracağına, kimin adının verileceğine ve şehri kimin yöneteceğine karar veremezler. Bu kararsızlık öyle büyür ki tartışmayı bitirmek için tanrılardan gelecek bir işaret beklerler. Bunun için bir tepeye çıkarlar ve önce Romulus’a altı tane akbaba görünür, daha sonra da Remus’a 12 tane görünür. Remus kendine daha fazla, Romulus da kendisine daha önce akbabalar göründüğü için yine karar veremezler ve aralarındaki tartışma kavgaya dönüşür. Sonunda, Romulus ikizi Remus’u öldürür ve Roma şehrini kurar.
Sonuç olarak, her haliyle bir efsaneden türemiştir Roma şehrinin kuruluşu. Dünyanın her yerinde buna benzer efsaneler bulunur; ya bir şehrin ya bir kavmin ortaya çıkışı ya da bir toplum için önemli olayların içerisinde bu şekilde hikayeler vardır. Roma gibi tarihi öneme sahip olan bir şehrin ortaya çıkışı ile ilgili de böyle bir efsanenin ortaya atılması da gayet doğaldır. Lakin bunun için bir tarih veriyor olmak, hele ki verilen tarihin bir şehrin kuruluşu için olması yanlışlara yol açabilir. Bir şehrin, yalnızca bir günde kurulamayacağı açıktır. Bu nedenle, kimseye zararı olmayan bu tarz efsanelere sahip çıkarken, gerçeklerden kendimizi – özellikle tarihçiler olarak – koparmamamız gerekir. Neyin efsane neyin gerçek olduğunun birbirine karıştığı bir tarih, ne yazık ki gerçekten tarih olmayacaktır.