Middle East Critique’in Orta Doğu’da Birinci Dünya Savaşı temalı özel sayısı için “The Impact of the Balkan Wars on Ottoman History Writing: Searching for a Soul” başlıklı bir makale kaleme alan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Ebru Boyar, literatürdeki geçerliliğini uzun zamandır muhafaza eden, Balkan muharebeleriyle beraber Türkçülüğün baskın devlet ideolojisi olarak meydana çıktığı yönündeki anlayışı ciddi şekilde alt üst ediyor.
Balkan Savaşları’ndan sonra yenilgiler ve ciddi toprak kayıpları sonucu Osmanlı İmparatorluğu içinde Türkçülük düşüncesinin giderek güçlendiğini savunan görüş, bu tez üzerinden Birinci Dünya Savaşı ve 1915 Olayları ile bağlantı kurarak belirli bir duruş sergiliyor. Ebru Boyar, makalesinde modern tarihçiliğin savunduğunun aksine Balkan Savaşları’nın devlet ve toplum için ideolojik bir dönüm noktası olmadığını ifade ediyor. Boyar, dönemin tarihçileri, anlatıları ve makaleleri üzerinden yaptığı değerlendirmede Balkan Savaşları’nın entelektüel anlamda kendi kendini sorgulama ve etrafındaki dünyayı yeniden anlama yönünde ciddi çabaları teşvik ettiğini ancak baskın bir devlet ideolojisine sebep olmadığını, ortada daha ziyade entelektüel cevapların ahenksizliğinin olduğunu söylüyor. Bu anlamda, özellikle Fuad Köprülü üzerinden yaptığı değerlendirme, tarihsel bağlam hesaba katılarak yapılan bir entelektüel analizin detayı olarak bile gözükse de bütünün rengini ne kadar belirlediğine örnek olarak okunabilir.
Boyar, Türkçülüğün baskın bir ideoloji olarak ne zaman ortaya çıktığı sorusunun cevabının Kurtuluş Savaşı’ndan sonra bir Türk ulus-devletinin kurulması sürecinde aranması gerektiğini, bu aşamada Türkçülüğün kendisiyle rekabet halinde olan diğer ideolojiler arasından sıyrıldığını belirtiyor. Bununla birlikte Boyar, bu noktada bile Türkçülüğün katı ve değişmez bir yapı içerisinde var olmadığını, şekillendirilmeye açık ve değişken bir özellik sergilediğini ifade ediyor.