Amerika Kıtası’na Christopher Columbus’un yanlışlıkla ayak basması, Güney Amerika için olduğu kadar Avrupa ve dünyanın geri kalanı için de önemli sonuçlar doğurdu. 1492 yılına kadar Avrupalıların tanış olmadığı birçok tüketim maddesi de 15. Yüzyıl’dan başlayarak Avrupa’ya ve oradan da dünyanın dört bir köşesine dağılmaya başladı. Bu tüketim maddelerinden bir tanesi de 1492 yılında yerlilerin Columbus’a hediye olarak verdiği kurutulmuş tobacco yapraklarıdır.
Günümüzün en önemli problemlerinden birisi olan sigara ve tütün mamulleri belki Columbus olmasaydı yine bir şekilde dünyaya yayılacaktı fakat 16. yüzyılın başından itibaren çok yaygın bir şekilde tüketilmeye başlandı. Yetiştirilmesinin de kolay olması sebebiyle Avrupa’nın birçok yerinde tohumları ekilmeye başlandı.
Tobacco’nun Osmanlı coğrafyası ile tanışmasının ise 1600lü yılların başında olduğunu biliyoruz. Bu konuda özellikle Peçevî’nin eserinde önemli anekdotlar bulunuyor. Osmanlı’ya tütünün nasıl geldiğini ve nasıl algılandığına dair önemli bilgileri de yine Târîh-i Peçevî’den alabiliyoruz. Anlattığına göre tütün Osmanlı coğrafyasına h. 1009 senesinde İngiliz keferesi tarafından bazı rutubetli hastalıklara iyi geldiği öne sürülerek getirilmiş. Birçok insanın çok kısa süre içerisinde bunun müptelası olduğunu hatta bunlar içerisinde ehl-i keyf olmayanlar, kibar-ı ulemadan ve eshab-ı devletten niceleri vardı. Peçevî’nin de sıkı sıkı eleştirdiği tütün ürünlerinin bütün kötü yanlarını eserinde not ettiğini de görüyoruz. İnsanlar tütüne öyle alışır ki zamanla esvak ve bazarda dahi lüle ellerinden düşmez olur. Aynı zamanda Peçevî tütünün kötü kokusundan ve duhanından da bahseder. İnsanların sokaklarda birbirlerinin yüzüne gözüne püf püf diye üflediklerinden, kokusunun insanların üzerine ve sakallarına dahi işlediğini yazar. Hatta insanların geceleri uyurken tütünü söndürmeyi unutup yangınlara sebep olduklarını, tütün kullanan kişilerin ellerinin ve ayaklarının kesilmek zorunda kaldığını ve bu neden iş tutamadıklarını yazan Peçevî belki de günümüzdeki kamu spotlarının öncülerinden birisi olarak da görülebilir.
Tütünün ve tütün kullanımının birçok zararının sabit olması nedeniyle Osmanlı’da tütün kullanımına zaman zaman yasaklar gelmiştir. Özellikle Sultan I. Ahmed ve Sultan IV. Murad zamanlarında tütün kullanımının çok sıkı bir şekilde denetlendiğini ve yasaklara uymayanlara çeşitli cezalar verildiğini biliyoruz. Fakat enteresan olan, ilk tütün yasağının yukarıda bahsedilen sebeplerle değil de mali kaygılarla konulmasıdır. Ege Bölgesi’nden Osmanlı Sarayı’na giden balmumu, tütün kullanımı yaygınlaştıktan sonra çoğunlukla ekinlerin korunması için kullanıldığından balmumu fiyatları da artmıştır. Sultan I. Ahmed döneminde konulan yasağın temelinde de bu mali kaygılar yer alır. Lakin, 1633 yılında Sultan IV. Murad’ın koyduğu tütün yasağı ise o yıl yaşanan ve yaklaşık 20.000 evin yanmasına neden olan yangınla yakından alakalıdır. Bir sandalcının tütün çubuğu ile uyuyakalmasından sonra yangının İstanbul’un önemli bir kesimine de yayılmasıyla birçok ev kül olmuştur. Bunun üzerine IV. Murad tütün üretimi ve kullanımı üzerine sıkı yasaklar getirmiştir.
Kaynakça
Târîh-i Peçevî