Yevgeni Onegin’i romantik bir manzum romandan ibaret saymak büyük haksızlık olur. Zira büyük Rus şairi Puşkin (belki de tüm Rus şairlerinin hâlâ en büyüğüdür) bu kitabında hem vitalist felsefeyi hem de toplumsal eleştiriyi ilgilendiren bir performans ortaya koyuyor aslında. Kitapta olup bitenler romantik bir romanda olabilecek şeyler. Aristokrat züppe genç, masum ve güzel köylü kızı vesaire vesaire. Kitaptan bu yönde de zevk almak mümkün. Fakat Yevgeni Onegin’i, modern bir şairin özeleştirisi ve aynı zamanda da toplumsal sınıfların işleyişine yönelik bir eleştiri olarak okumadığınız sürece, okuduğunuz an unutmanız ihtimali yüksektir. Yevgeni Onegin’in beyaz dizi kitaplarından bu anlamda çok büyük bir üstünlüğü yoktur. Özetle, roman tarihinde cirmi kadar yer yakar. Fakat bu kitabı çok önemli buluyoruz. Çünkü bütün gözler modern şairin prototipi olarak Fransız şairi Charles Baudelaire üzerinde odaklanmışken, bir Rus’un da Baudelaire’in sözünü ettiği ahlaki paradoksu (“ikiyüzlü okuyucu, karındaşım, emsalim”) öyle pek de Baudelaire’den filan esinlenmeden, direkt olarak kendi çağının Rusya’sından çıkarabileceğini görebilmemizi sağlayan bir kitaptır. Kitaba ismini veren ve Puşkin’in kendi kişiliğinden doğurduğu kesin olan Yevgeni Onegin, kişilik olarak bizatihi bir paradokstur. Puşkin Baudelaire’e oranla daha az parçalanmış bir dünyada yaşadığı için, bu paradoks kişisel görünür. Yani Puşkin paradoksu okuyucuyla paylaştığını vehmetmez pek. Zaten karşısında Paris’in küçük burjuva okuyucusu değil, zıpçıktı Rus aristokrasisi vardır okuyucu adayı olarak. Kitabını belli bir tema etrafında dönen lirik şiirlerden kurmak yerine manzum roman olarak kaleme almasının en önemli sebebi de budur zaten. Puşkin, Baudelaire gibi destansız Fransız edebiyatının yıldızlarından biri değil, bir destanlar alemi olarak da görülebilecek Rus edebiyatının büyük dehasıdır. Yevgeni Onegin, modern epik edebiyatın özgün bir eseri olarak ele alınmalıdır. Modern edebiyatla ilgili Batılı önyargıları terk etmekle olur bu da. Bu türlü önyargıları neredeyse hiç fark etmeyecek kadar Asyalı olan Puşkin, sözümona Batılı benzerlerinin aksine “tanrıların zulmünden” değil kadere rızadan söz edecektir uzun şiirinin sonunda: “Kader kaderdir, her türlüsü bir diğerine denk.”